Tanrı bize, bir dereceye kadar ,kendi yazgımızı yazabilme gücünü vermiş arada canımız bize yasak olan bir besini çeker, ayaklarımız bizi yanlış yollara sürüklemeye çalışır. Böyle zamanlarda ne ruhumuzu perhize koymaya gerek var, ne de durağın kalmaya. Yapacağımız iş ruhumuza başka türlü bir besin bulmaktır: Yasak olan meyve kadar doyurucu ama daha temiz ,daha yararlı bir şey. Ayaklarımızı daha doğru bir yola çevirmeliyiz: Öteki yoldan daha çetin bile olsa aynı derecede geniş, oyalayıcı bir yol bulunabilir...
Cahil kişilerin ruhu gübrelenmemiş sürülmemiş topraklar gibi katıdır. Ön yargılar bu ruhlara kaya diplerinde biten otlar gibi sımsıkı yapışır, inatla büyürler. Bunları söküp atmak, kökünü kurutmak zor mu zordur.
Bir insan ruhunun dirliği için hiçbir zaman başka bir insanoğluna güvenmemelidir. Dünyada hata işleyip acı çekenler doğru yola dönmek için güç, acılarını giderebilmek için şifa arıyorlarsa gözlerini daha yükseklere çevirmelidir.
İnsan yaradılışı kusurludur ,en parlak yıldızların bile üzerinde lekeler vardır.Gözler yıldızların parlaklığını görmezler de ancak bu ufak tefek lekeleri seçerler.