Hülya

Sabitlenmiş gönderi
Doğmuş olmayı istemezdim. Ölmeyi de istemiyorum ama gel gör ki her şey yaratıcının keyfine göre çok önceden düzenlenmiş. Ne yaparsam yapayım ben bu işte bir merhamet, bir lütuf göremiyorum...
Reklam
"Sevgi de yetmiyormuş, çok eskiden rastlaşacaktık." Vesikalı Yarim, 1968 yapımı siyah-beyaz Lütfi Akad filmidir. Hüzünlü bir aşk hikâyesini anlatan film, özgün sinema diliyle, Türk sinemasının klasiklerinden sayılmaktadır. Filmin başrollerini Türkan Şoray ve İzzet Günay paylaşmaktadır. 1968 Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi 2. Film ve En İyi Kadın Oyuncu ödüllerine layık görülmüştür. Adını Orhan Veli'nin Tahattur şiirinden alan filmin senaryosu, Sait Faik Abasıyanık'ın 1948 yılında yayımlanan Lüzumsuz Adam adlı kitabında yer alan Menekşeli Vadi öyküsünden senarist Safa Önal tarafından uyarlanmıştır. Çekildikten yıllar sonra, VCD ve DVD formatında da seyirciyle buluşmuştur. Vesikalı Yarim, Sinema Yazarları Derneği tarafından 2015'te açıklanan listede "Türk Sinemasının en iyi beşinci  filmi" seçilmiştir.
12 Eylül 1980’in erken saatlerinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren’in önderliğinde Türk Silahlı Kuvvetleri Cumhuriyet tarihindeki üçüncü darbesini yaptı. Bu, önceki darbeden çok daha köktenci idi. Hükümet ve TBMM dağıtıldı. Başlıca siyasal partilerin önderleri –Demirel, Ecevit, Erbakan ve Türkeş– gözaltına alındılar, bütün yurtta sıkıyönetim ilan edildi. Başta Evren olmak üzere, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer, Jandarma Genel Komutanı Sedat Celasun Milli Güvenlik Konseyi (MGK) adlı cuntayı oluşturuyorlardı. MGK, yürütme ve yasama işlevlerinin tepe noktasını oluşturuyordu. 1981 sonuna değin MGK 268 yasa yapacaktı ki, bunlardan 51’i yeni yasalardı, kalanı var olan yasalara değişiklik getiriyordu. 16 Ekim 1981’de bütün siyasal partiler (tabii Atatürk’ün kurduğu CHP dahil) feshedildi ve tüm malvarlıkları Hazine’ye aktarıldı.
15-16 Haziran’da DİSK’e yönelik bir yasa tasarısını protesto eden işçiler, İstanbul’da yaptıkları gösterilerle her şeyi durdurdular. Öğrenci olayları da “şehir gerillası” tipine doğru kayıyordu. Banka soygunları ve Amerikalılara yönelik eylemler yapılıyordu. Üniversitelerde de büyük olaylar çıkıyordu. Deniz Gezmiş’in de içinde yer aldığı Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu 3 Mart 1971’de 4 ABD’li subayı kaçırdı. Güvenlik güçleri ODTÜ’de kaçırılan subayları aramaya kalkışınca üniversite savaş alanına döndü. İşte bu ortamda genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanları 12 Mart muhtırasını verdiler. Muhtıra durumdan hükümeti ve meclisi sorumlu tutuyordu, çünkü Atatürk’ün ve Anayasa’nın öngördüğü reformlar yapılmamıştı. Bunu yapacak partilerüstü, “kuvvetli ve inandırıcı” bir hükümet isteniyordu. Durum karşısında Demirel istifa etti.
Türkiye’nin 27 Mayıs’la çağdaş, çoğulcu bir demokrasi olmaya yönelmesinin önemli sonuçlarından biri, CHP’nin solundaki hareketlerin nefes alma olanağını yavaş yavaş elde etmeleriydi. 1961’de 12
2.314 öğeden 1 ile 6 arasındakiler gösteriliyor.