Rüzgar Gibi Geçti, benim en sevdiğim kitaplardan biridir. Hayatın zorluğu arasında bir kadının nasıl ayakta kalabildiğini ve fırsat verilirse ne kadar başarılı olabileceğini çok güzel anlattığını düşünüyorum. Kitabın ana karakteri Scarlett ne kadar şımarık, paragöz hatta utanmaz olsa da tek başına onca zorluğun üstesinden gelebildi. Bu bakımdan yazarı çok takdir ediyorum.
SPOİLER!!
Ancak karakterleri ele aldığımızda esas gördüğümüz şey ise çok garip. Scarlett paragöz ve kurnaz olsa da aslında sevmeyi bilmeyen biri. Para, güç ve en önemlisi güzellik ile istediklerini elde edebileceğini sanıyor. Ancak alamadığı tek kişi ise kocası Rhett Butler oluyor. Kitabın sonunda Rhett artık pes etmiş halde çekip gidiyor.
Aslında Rhett ne kadar vurdumduymaz, umursamaz ve çapkın gözükse de yaptıklarıyla tam tersi biri olduğunu gösteriyor. Tek istediği Scarlett tarafından sevilmek oluyor ancak Scarlett onu hiç görmüyor. Bu yüzden kitap boyu aşırı üzüldüm. Çünkü Rhett, Scarlett ile evlendiği zaman bile hiç görülmedi. Karısına olan aşkını kızına verdi ama sonu yine hüsrandı…
Eğer kitabın kalınlığı sizi korkutuyorsa hiç düşünmeyin. Çok akıcı bir kitap ve hiç sıkmıyor. Kadınların çektiklerini, aşkın körlüğünü ve dönemin şartlarını görmek istiyorsanız kesinlikle okumalısınız.
Son olarak Rhett’in şu sözleri ile bitirmek istiyorum: “Sana acıyorum, çünkü birbirine benzeyen insanlar birleşmedikçe mutluluk olmayacağını anlayamayacak kadar aptalsın. Oysa sevgilim, biricik karıcığım, biz birbirimize o kadar benziyoruz ki, fırsat versen çok çok mutlu olabilirdik.”
Keyifli okumalar…
