Zeynep Er

Zeynep Er
@Zeynuube
Burası konuşamayanların son durağı..
Yine de yürümeliyiz, duracak kadar hakim değiliz kendimize, yolu kaybettik, ne zaman acı çeksek yol bizi götürüyor.
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
Savaştan sonra hepimiz mahvolacağız ve savaştan kaçınamayız, çünkü sürdürdüğümüz düzen, ölümcül bir barışın içinde, buyruklarında olduğu kadar varlık nedenlerinde de ayrışacaktır.
İnsan her şeyden zevk alır; hatta kendini yok oluşa sunmaktan bile.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
dünya, başkalarını da ölüme sürükleyerek ölmeyi hayal eden insanlarla dolu.
Uçuruma doğru yürüyüşü durduramayacağız, aşırı insan kalabalığının ağırlığı bizi bağışlamayacak, başlarımızın üzerinde birikmiş yüzyıllar bizi dönüp durmaya zorlayacak ve bizi varlıklarını uçurumdan yuvarlamaları için koruduğumuz o yanlış fikirlerden oluşan kaos aklımızı karıştıracak. Her şeyi yapabiliriz, geri çekilmek hariç, yolda sıkıntı bile çekmeyeceğiz, yolun bizi neye hazırladığını biliyoruz.
Reklam
Düzensizliğe kurban olmaya daha ne kadar devam edeceğiz? Düzensizlik sonsuza dek süremez, düzensizliğe tahammül edemeyen insan ruhu parçalanır. Bu durumda felaket tercih edilir ve insan, geleceği zorlamak umuduyla, felakete koşmakta tereddüt etmez.
Herkes haklı olduğunda her şey yitirilmiştir, her şey mubah ve mümkün olur, bu en trajik andır, bizim anımız budur.
Yitik kitleyi uygarlaştırmak isterken kendi temellerimizi sarstık, her şeyi herkese iletmek isterken elimizdeki yüzlerce çözümü yeniden problem haline getirdik; peki bizim ödülümüz ne olacak diye sormamıza gerek var mı? Oyunu kaybettik, yitik kitle kendisini yükseltecek olanı kendi düzeyine indiriyor, kendi ekseni etrafında dönerken kendini beğenmişliğimizle onun liyakatsizliğine bahşettiğimiz öğeleri, hatta kimi zaman bizi de peşinden sürüklüyor.
Yarın bizleri, suçluları yutacak olan şeye şimdiden gömüldük.
Hiçbir şey olduğundan fazla değil, her şey başka bir şey olma iddiasında
Reklam
Aslında tam da kendi gücümüze çok güvenirken can çekişir halde bulduk kendimizi, çünkü kendinin farkına varamayan bir gücün sonu kaostur.
Ne bir şey inşa etmeyi biliyoruz be heykel yapmayı ne de resmi; müziğimiz bir iğrençlik, bu nedenle eski anıtları yıkmak yerine restore ediyoruz ve bu nedenle büyün üslupların koruyucusu kesiliyoruz- güçsüzlüğümüzün ikinci itirafı.
Zamanın sonundayız ve bu nedenle her şey çözülüyor, geleceğimiz kargaşayı çoğaltarak başlıyor; Tarihten aldığımız ders, değişimin bir bedeli olduğudur, olabilecek en yüksek bedel ise başkalaşımın bedelidir; oysa başkalaşım geçiriyoruz, hem de kendimize rağmen, ne olacağımızı da bilmiyoruz, bizi tamamlamaya yarayan sözcükler yarı yolda bırakıyor.
Barbar bir geleceğin kapısındayız ve bu gelecek kadar ölçüsüz olabilmek, onun tutarsızlığına direnebilmek için onun barbarlığıyla silahlanmamız gerekir, ya varlığımızı sürdüreceğiz ya da feragat edeceğiz, ya egemen olacağız ya da serbest bırakacağız, yarın vuracak olanlara biz bugün vurmalıyız, oyunun kuralı budur ve bize yakaranlar, bir süre sonra bunu unuttuğumuz için bizi cezalandıracaklardır.
Yolculuk etmek neye yarar? Kaçmak neye yarar? Burada bıraktığımız her şeyi orada tekrar bulacağız, hapishane kendi üzerine kapanıyor, bizim buradan ancak ölümüz çıkar; ne ay ne de gezegenler yaşanabilir gibi.
1.096 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.