Elbette tarih sorunsalına geri dönmek zorundayız. Bir metafiziğin içselleştirilmesinde ve Avrupa kimliğinin oluşmasında bu derecede güçlü başka bir dayanak noktası da yoktur. Üstelik bu kimlik belli idealizmlerin yöblendiriciliğinde oluşturulmuştur. Aşkınlaşmanın somutlaştığı ve olgusallaştırıldığı bir izleğin uzantısından başka bir şey değildir, tarihselin tinsele dönüşmesi, ondan önce de varlığın 'cogito'yla bütünleştirilmesi.