Babam da sonunda küçük oğlunu evden değil, gelecekle ilgili rüyalarından kovdu. Belki böylece onu cezalandırdığını sanıyordu; oysa tam tersine özgürlüğüne kavuşturmuştu.
Biz de hastadan çok, zincirlenmiş, tutsak hayvanlardık. Prangalara vurulmuştuk, hayır, ayağa takılan, demir prangalardan değildi bunlar, pastel renkli, sevimli, minicik haplardı, beyni ya da ruhu kan revan içinde kalana kadar sıkan işkence aletleri!