Çok tanıdık gelecek bir kısım paylaşmak istedim:
“Politika ahlakının ilkeleri şunlardır ve devleti yönetenler bunlarda anlaşmışlardır:
...
Halkın yoksulluğu kralın varlığını korur.
Zenginlik ve özgürlük devlete başkaldırmaya, hor bakmaya götürür. Özgür ve zengin adam haksızlığa, zorbalığa kolay katlanamaz.
Yoksulluk ve açlık yürekleri çökertir, ruhları köreltir, insanları acı çekmeye, köle olarak yaşamaya alıştırır: Öylesine ezer ki onları, boyunduruklarını sarsmaya güçleri kalmaz.
(Fabricius) Bu tür düşüncelere karşı ayaklanıp kralın heybetli bakanlarına şöyle desem:
Bu düşünceleriniz korkunç: Kral için yüz karası, halk için cehennem arıyorsunuz. Efendinizin şerefi ve sağlığı kendinin değil, halkın zengin olmasına bağlıdır. İnsanlar kralları kendilerinin yararı için başa getirdiler, kralların yararı için değil...
Halkın yoksulluğunu, krallığın güvencesi saymakla büyük hata yapmaktadırlar...
Yurttaşların kin bağladığı, hor gördüğü bir kral; halkı ezerek, soyarak, dilenci durumuna düşürerek tahtında tutunabilecekse, bıraksın krallığı, insin gitsin tahtından...
Kendim zengin olmaktansa, zenginleri yönetmeyi tercih ederim. BİR HALKIN ACILARI, İNİLTİLERİ ORTASINDA KEYİF SÜRMEK KRALLIK DEĞİL, GARDİYANLIK YAPMAKTIR.”