"Ev", uzun yıllar yurtdışında yaşamış olan Güneş adlı bir kadının, Türkiye’ye dönüşüyle başlar. Bu dönüş, sadece fiziksel bir geri geliş değil; geçmişle, ailesiyle ve kendisiyle yüzleştiği içsel bir yolculuktur. Güneş, bir türlü ait hissedemediği yerlerde yaşarken, aslında kendi içindeki "ev"i aramaktadır. Eski defterler açılır, gizli kalmış aile hikâyeleri ortaya dökülür. Zaman ve mekân arasında gidip gelen anlatıda, ev kavramı sadece bir yapı değil, kimliğin, belleğin ve aidiyetin simgesi olarak öne çıkar.
...hayata tutunmak için inanmaya mecbur kaldığımız bütün yalanlar günü gelince açığa çıkıyor. Ve sonra biz ölmüyoruz. Daha kötü bir şey oluyor. Öğrendiklerimizle yaşamaya devam ediyoruz.