Bir gün bir şey istersin, ertesi gün o istediğin şeyi elde edersin, daha ertesi gün bunu istemiş olmanın düşüncesinden bile utanırsın, sonra da istediğin oldu diye hayata lanet okursun. Kibrinin, hayatın içine balıklama dalma özgürlüğünün, inatla istiyorum demenin sonucu budur.
Filistin; yataklık ettiği kavim isminin mânası "Gezici insan" demek... Bu yolların gurbetli ruhunu belirtmek bakımından ne harikulâde bir isim... Gerçek; bu yollardan bütün insanlık, çilekeş insanlık, akıp geçti. Bu yollar, İsrailoğulları'nın ayak izleri ile açılmıştır. Üzerlerinde Tevhid bayraktarlarının en şanlıları yürüyen bu yollarda, artık ne bir haber, ne bir iz, ne bir şafak! Sadece unutkanlık, bezginlik, karanlık...
Ve bambaşka bir hıyanet dölü... Yahudilik...
Zaman bir dairedir; ne başını bulmak mümkün, ne sonunu... Hangi noktayı başlangıç sayalım ki, o noktadan karış karış giderek hâdiseleri oluş sırasına göre kaydedelim? Her birinin birbirinden ayrı, nereye dayandığı belli olmadan, sadece birbirine dayandığı malûm birkaç kibrit çöpünün kurduğu izafî nisbet ölçüsüyle zaman, rastgele herhangi bir yerinden tuttuğumuz ve ona göre, geri yahut ileri hareket etmekten ve aptal aptal sayı saymaktan başka çare bulamadığımız en girift vâkıa... Bu ölçüye vurulunca zaman, onu Nuh Tufanı kadar sert çizgilerle belirten büyük hâdiselere karşılık, sonsuz çöllerde sahibi meçhul bir ayak izi kadar küçük ve mahrem oluşlardan da kıymet alabilir.