“78 yaşındaki bir adam ufak bir kriz geçirir ve hastaneye gider.
Durumu düzelmesi için
24 saat boyunca oksijen verilen adam çok daha iyi hissetmeye
Başlar... Durumun düzeldiğini gören doktorlar 2.000 TL
Civarındaki faturayı getirince adam ağlamaya başlar..
Adamın durumuna üzülen doktor ağlamaya gerek yok,
Taksitle de ödeyebilirsin ” der. Adam ise...
Mesele para değil nakit öderim ben ücreti..
Asıl mesele şu ki ;
Siz bana sadece 24 saat oksijen verdiniz ve bunu için 2.000
Lira istiyorsunuz...
“Bana 78 yıldır oksijen veren YARADAN'a borcumu nasıl
Ödeyeceğim, onu düşünüyorum” der.
Ağlama dedi Piri…
Eller var sema için, dil var dua için,
Gönül var, verdiği imtihanı sabırla verebilmek için…
Sen sana verilene razı ol ki,
Sana o derdi veren de senden razı olsun…
"Dostoyevski'nin dâhice kaleme aldığı 'Suç ve Ceza' romanının kahramanı Raskolnikov, toplumu kurtarmak için tefeci bir yaşlı kadını öldürüp geride hiçbir iz bırakmaz. Ama sonra vicdanıyla hesaplaşmaya başlaması ve vicdanının onu rahat bırakmaması sonucu gidşip teslim olur. Sibirya'da suçunun cezasını çekerse aradığı huzuru ve mutluluğu bulacağına inanır. Bizim edebiyatımızda Raskolnikov olamaz çünkü vicdanıyla hesaplaşma ve suçunu itiraf ederek huzura kavuşan insanlara rastlanmaz. Bu yüzden suç ve ceza kavramları birbirine girmiştir, yakalanmadığın sürece suç yoktur. "
İnsanlara güvenmezsen
"güvensiz" derler ama "bir zamanlar inanmış" demezler.
Duygularını saklarsan "duygusuz" derler ama "çok kırılmış" demezler.
İsyan edersen "öfkeli" derler ama
"haksızlığa uğramış" demezler.
İnsanlar sebepleri asla merak etmezler.
Çünkü onlar hep kolayı tercih eder...