Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Heybet Güngen
Heybet Güngen
@_okurunbiri
You change your life by changing your mind
Öğretmen
Esogü
Eskişehir
273 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Acıya,gözyaşıya,ölümlere,kendi yurdundan sürülmeye bir kere daha şahit oluyoruz.
Kitapta Filistinli bir çocuk olan Remzi'nin hikayesi bizleri apayrı bir dünyanın kapısını aralıyor.Remzi kendi ülkesinden sürülmenin,ailesinden çoğunu bu savaşta kaybetmenin derin hüznü içerisinde küçük bir çocuk.Tek istediği kendi ülkesinde mülteci durumuna düşmemek,doğup büyüdüğü yer olan Filistin'de bir insan olarak yaşamak.
Remzi kendi ülkesinin adını haykırmak,burada yaşadıklarını kanıtlamak,kendi millletinin sesi olmak için müziğe sarılıyor ve müziğin iyileştirici gücünü tüm dünyaya kanıtlıyor.
Peki savaş neye yaradı?Onca acının,hüznün içinde boğulduk sadece.
Ne demiş Edwin Star:"Savaş ne işe yarar?Kesinlikle hiçbir işe."
Tarihi romanlara ilginiz varsa kesinlikle okumanız gereken bir yapıt.
İyi okumalar:)
Öncelikle kitaptaki alıntıları çok beğendim ve çoğunu da paylaştım ama için için paylaşmadıklarıma dert yanmadım desem yalan olur:)
Tolstoy bizi bu kitabıyla derin düşüncelere gömüyor.Aslında bu yazarımız o kadar hayattan ki kitabı okuduktan sonra evet,bunların hepsi gerçek bunu da Tolstoy sayesinde düşünmüş olduk diyorsunuz.
Tolstoy hayata bakışını,düşüncelerini,duygularını bu kitap sayesinde bize aktarmış ve bizim de duygularımıza tercüman olmuş adeta.
Kitap kesinlikle ders verici nitelikte.Tekrar tekrar okunması gereken bir kitap.Yani bir başucu kitabı.
En kısa zamanda tekrardan sayfalarını çevireceğimden eminim.
Sizler de umarım seversiniz.
İyi okumalar:)
Kadınlar Adası kötülüğün,aşkın,ataerkil şiddetin ve kadınların güçlerine dair bir roman.
Önyargılar cinayete nasıl yol açar?Sanırım kesin cevabı bu kitapta saklı.İnsanların araştırmadan,kafa yormadan nasıl sürü misali birbirlerinin peşinden gittiğinin somut kanıtı.
Evet,yine zorlu bir yaşam ve kadınlar.
Aslında bu iki sözcük hep yan yana.Zorluk ve kadın.Yaşamları elinden alınmış,ataerkil bir düzende,kimsenin onlara söz hakkı tanımadığı bir alan düşünürsek;evet bu iki sözcük yan yana olmalı.
Evet,kitapta da söylenmiştir ya dünya kadınlar için merhametli bir yer değildir diye.
Ne kadar da doğru bir cümle.Keşke bunu söyleme ihtiyacı hissetmeseydik.Keşke sadece kitaplarda olan bir kurgu olsaydı ama ne yazık ki yanı başımızda nice örneklerini görüyoruz.
Tarihin bazı safhalarında cadı avcılığı diye bir gelenek vardı.Peki neden her zaman cadılık kadınlara yakıştırılmıştır.Neden kadınlar tarih boyunca cadılık suçlamalarından yakılmıştır?Neden kadınlar?
İnsanlar her zaman kendilerinden daha güçsüzlerine bilenmiştir.Kadınlara.
Ataerkilliği parçala tatlım!
Keşke parçalayabilsem.
Okur Takip Önerileri
Bu kitap genel itibariyle Osmanlı'nın son günlerinde,işgal altındaki İstanbul'da bir konakta yaşananları anlatıyor bizlere.Tarihte süregelen birçok hadisenin bugünlere aktarılmadığını düşünerek Ayşe Kulin'in o dönemi bizlere tarihi, bir biyografi niteliğinde sunması göz ardı edilemeyecek bir gerçektir.
Aşkın, savaşın, acının bir arada yaşandığı bir döneme tanık olmaya davet ediyor bizleri bu harika kitap.
Kitap biraz tarihi bilgi istiyor.O dönemdeki yaşantılarla alakalı bilgi sahibi olduğumuzda kitabın verdiği haz eminim ki daha tatmin edici olacaktır.
Kitap benim için 5/5 oldu.Çok severek okudum.Elimden bırakamadığım bir kitap oldu:)
Eminim ki sizler de elinizden bırakamayacaksınız.
İyi okumalar.
Savaş,acı,kayıplar,ölüm...ve daha nice iç burkan sözcük.
Tarihin tozlu safhalarına baktığımızda her zaman savaş vardı.
Savaş yıktı,yaktı,öldürdü,yok etti.
Bir insan düşünün çocuğunu hayatta tutmak için kestiği parmağını çocuğunun ağzına veriyor.
Bir insan düşünün sırf bazıları bu emri verdiği için çocuklarını,ailesini kaybediyor.
Bir insan düşünün sırf bazılarının tek kelimesi için evinden,yurdundan oluyor.
Evet,savaş acımasız yüzünü tekrardan gösterdi.
İnsanlar öldü,koca bir ülke yok oldu.
Ben her zaman için de olsa savaş konulu film,dizi ve kitapları es geçmem.Her ne kadar üzülüyor olsam da insanların neler yaşadığını,ne kayıplar verdiğini,nasıl bir ruh hali içinde olduklarını bilmek beni onlara daha da çok yakınlaştırıyor ve acılarını paylaşmamda bana yardımcı oluyor.
Savaş hep acıydı,hep yaraydı.Nazım Hikmet'in dediği gibi;"Savaş;korku ve sefaletten başka bir şey veremez.Yakar,yıkar,öldürür,yok eder.
Savaşın acımasızlığına bir kere daha şahit olmak isterseniz bu kitaba bir şans verin.
İyi okumalar
...ve savaş acı yüzünü bir kere daha gösterdi.Acılarla yoğrulmuş hayatlar,her geçen gün azalan umutlar ve toprağın merhametine sığınan bir halk.Savaş insanlık tarihi boyunca başımıza gelen en talihsiz olaydı.Evet analar çocukları yaşasın diye doğuruyordu,mutlu olsunlar diye doğuruyordu.Bir savaşın kurbanı olsunlar diye değil.Acı,hüzün bazen sevinç ki bu sevinç 2 oğlunu ve eşini kaybeden bir ananın 3.oğlunun yolunu gözlerken ki sevinci ve umudu.Hayatın acımasızlığı yüzünü bir kere daha bize gösterecek ve bu hikayenin içinde kaybolacaksınız.
İyi okumalar
Stephen King gizemli,fantastik kitap yazma konusunda oldukça başarılı bir yazar olduğu konusunda tüm insanlar bence hemfikirdir.Yazarın kitaplarına olan övgülere rağmen bu kitap Stephen King'in okuduğum ilk kitabıydı.Yazar zaten bu kitapla zekasını konuşturmuş diyebilirim.Özellikle betimlemeleri oldukça başarılı.Öyle ki film izliyor hissine kapılıyorsunuz.Kitabın akıcılığı konusunda da sayfaları hızlı ve soluksuz bir şekilde çevirdim diyebilirim.(Bu kadarı bile akıcılık hakkında epey bilgi veriyor.)Diğer kitaplarını da soluksuz okuyacağıma olan inancım sonsuz:)Fantastik türleri seven okurlar için iyi bir tavsiye diyelim ve herkese iyi okumalar dilerim.
Sabahattin Ali demek müthiş cümleler demek,
Sabahattin Ali demek hayattan ders çıkarmak demek,
Sabahattin Ali demek özlü söz demek,
Sabahattin Ali demek düşündürücü ve bir o kadar da ufuk açtırıcı demek,
Sabahattin Ali demek şahsına münhasır bir beyefendi demek.
Sabahattin Ali'yi her okuduğumda sanki bilgi denizinde boğuluyormuşum gibi hissediyorum ve bu bana o kadar büyük bir zevk veriyor ki.Her zaman da söylemişimdir keşke daha uzun yaşasaymış da bizi bu öyküleriyle daha da ileriye taşısaymış.
Sırça Köşk birbirinden güzel 12 öyküden(favorim Kurtla Kuzu)ve 4 hiciv dolu masaldan(favorim Bir Aşk Masalı) oluşur.Bu öyküler ve masallar sayesinde hayata yeni bir pencereden bakacaksınız.Umarım siz de seversiniz.
İyi okumalar:)
Bu yazarın okuduğum ilk kitabıydı.Kitap bana göre olağanüstü bir kitap çünkü kitap o kadar zekice yazılmış ki onu elinizden bırakamıyorsunuz.Gerilim sevenlere tavsiye edilir.
Kitap ana hatlarıyla Carol Evers adlı bir kadının sırrını konu alıyor.Carol bazen komaya giriyor ve girdiğinde de bir ölüden farksız oluyordu.Nabzı ve kalbi durmasına rağmen bilinci yerindeydi.Öyle ki doktorlar bile öldüğünü düşünüyorlardı.
Bu sırrı bilen iki kişiden biri olan kocası Dwight ondan kurtulup servetine konmak istiyordur ve komaya girdiğinde onu diri diri mezara gömmek için planlar yapar.
Sırrı bilen diğer kişi ise Carol'ın eski sevgilisi olan meşhur James Moxie'dir.Moxie bu haberi aldığında Carol'a yetişmek için yola çıkar.
Moxie bu yolda kiralık katillerle,ürkütücü varlıklarla karşılaşır ve bunlarla başa çıkmak zorundadır.
Ben burada fazla bilgi vererek spoiler vermek istemiyorum.Kitap genel olarak beni tatmin etti.Umarım sizler de beğenirsiniz.
İyi okumalar.
Varoluşumuzdan bu yana ölümü hep ensemizde hissettik.O soğuk,acımasız sesi hep kulaklarımızda çınladı.Ölüm hep vardı ve hep de var olacak.Tabii eğer bir gün ansızın görevini yapmadığı bir zamana şahit olursak.Böyle bir şey korkutucu mu olur yoksa sevindirici mi?
Siz karar verin!
Jose Saramago yine özgün anlatımıyla farklılığını konuşturmuş ve de ortaya harika bir kitap çıkıvermiş.Yazarın farklı anlatımı olsun,dili olsun,cümleleri kurma düzeni olsun her zaman benim en sevdiğim yazarlar arasında göz kırpar bana.Keza kendisinin hayatın farklı bir boyutunu algılamamı sağlaması takdire şayandır.
Bu kitabında da ölüm ansızın her zaman süregelen görevini artık icra etmemeye başlar.Tabii insanlar önce bir şaşırır sonra da göbek atacak düzeye gelir.Öyle ki ülkelerinin onlara bahşettiği yegane bir durumdan dolayı adı bilinmeyen ülkenin bayrağını her yere asmaya başlarlar ve de asmayanları da tehdit ederler.Ah insanlar!Sonunda ne oldu dersiniz; havasından geçilmeyen halkın bu sefer de veryansınları başlamış.
Jose Saramago'nun kitaplarını okuyanların gözünden kaçmadığını düşündüğüm bir yanı var.Bu yazarımız tüm insanlığa bir eleştiri mahiyetinde sunuyor bizlere tüm eserlerini.İnsanların hırslarını,ellerine bir güç geçmeyedursun hemen vahşileşmelerini,korkutucu derecede gözlerinin dönmesini ve daha neleri.Sahi niye biz insanlar böyleyiz.Gücümüzün yettiğine aslan kralız da yetmediğine de nasıl da süt dökmüş bir kediyiz. Kitabın ilk sayfasındaki şu cümleye dikkatinizi çekerim.Ne de olsa boşuna söylenmemiştir.
"İnsan olmanın ne demek olduğunu her geçen gün daha az bileceğiz."
Keyifli okumalar:)
Bazı insanlar kitap okumaz,bazıları okur,bazıları da okumakla kalmayıp onlarla birlikte yaşar.Kağıt Ev kitap tutkunlarından Carlos Brauer'in ve bir edebiyat profesörü olan Bruma Lennon'la gizemli ilişkisini ve bu ilişkinin gün yüzüne çıkmasında adeta bir kilit görevi gören Joseph Conrad cildinin hikâyesini anlatıyor.Kitap genel olarak beni etkiledi ve çok düşündürdü.Çünkü böylesine kitap tutkunu bir insanı gözünüzde canlandırdığınızda hem korkunç geliyor hem de imrenilecek derecede güzel.Örneğin yatak odasının varlığını gereksiz görüp o odayı da kitaplarına ayıran,sırf yer kalmadı diye garajındaki arabasını arkadaşına hediye eden boşalan yeri de kitaplarla donatan,öyle ki kitaplarını banyosuna bile koyan ve üstüne üstlük buharı önlemek için yaz kış soğuk suyla duş alan birini düşünün.Kabul edin biraz ürpertici:)ama yine de kitaplarla bu kadar haşır neşir olan biriyle tanışmak benim için güzel bir deneyimdi.
Keyifli okumalar:)
Tek kelimeyle bayıldım.Kitabın daha önce birçok yerde beğenildiğini duydum.Goodreads puanı olsun,1000 kitap okuyucuları olsun bunu dile getirdiler ama bence az söylemişler.Kitabı nasıl anlatsam; mesela sayfalarını çevirmek için hızınızı birkaç kat daha yükseltirsiniz ya da küçük bir hile yaparak kitabın sonraki sayfasına göz ucuyla bakarsanız işte böyle bir şey.Ben kitap boyunca bunu yaptığımı itiraf edeceğim.Tabi itiraf etmem gereken başka konular da var:)Evelyn'in bu kadar güçlü olması, yazarın aslında bize hayattan gerçekleri veriyor oluşu,Evelyn'in aslında sert olması ama o sertliğin altındaki duygu yoğunluğu ve benim o duygu yoğunluğundan dolayı boğazımın düğümlenmesi ardında da gözyaşlarımın varlığı itiraflarım arasındaydı.Kitabı yorumlayan bazı okuyucular yeri geldikçe Evelyn'e kızdıklarını itiraf etmişler ama ben bir an bile bu cesur kadına kızmadım, kızamadım.Hayatın gerçekleri diye bir şey var ya.İşte o yüzünüze tokat gibi çarpıyor.Ben burada kitaptan daha çok bahsederek ağzımdan bir spoi vermeyeyim:)Malum bu efsane kitap daha nice okunacak.Ben kitapla ilgili düşüncelerimi beyan ettim.Gerisi size kalmış demeyeceğim kesinlikle okuyun diyeceğim:)Keyifli okumalar.
"Eğer karşına hayatını değiştirecek bir fırsat çıktıysa, o fırsatı kaçırmamak için ne yapman gerekiyorsa yapmaya hazır olmalısın. Dünya sana istediklerini vermez, sen onları alırsın.”
Evelyn'e Sevgiler.
Cadılık illa nefret,kıskançlık ya da başka türlü bir kötülükten doğmaz;ben ilk büyümü aşkımdan yapmıştım.
Ben,Kirke kitabı yazarın mitolojik karakterlerin binlerce yıldır anlatılagelen hikayesini farklı bir bakış açısıyla ele alıyor.Mitolojiye ilgi duyuyorsanız ve birazcık da bilginiz varsa kitaptan eminim daha da çok tat alacaksınız.Kendi adıma konuşacak olursam kitabın tadı damağımda kaldı.Bir kere kitabın anlatımı,konusu,dili farklıydı ve farklı olan eserleri okumaya bayılırım.Bu arada kitap Goodreads okurlarına göre 2018'in en iyi fantastik romanı seçilmiş.Tavsiyem bu kitaba bir şans verin.
Ensest,
Toplumun kanayan yarası,
Çocuklarının psikolojilerini göz ardı eden,"namus"kavramı adı altında içselleştirilmiş bir gerçek,
Abisi,babası,dayısı,amcası ve daha niceleri tarafından istismara uğrayan ve kardeşlerini,kuzenlerini doğuran çocukların gerçeği,
Hep üstü kapatıldı,yok sayıldı,Müslüman ülkede ensest olmaz denildi ve o nice çocuk unutuldu.
Peki hangi nice çocuklar:
Direk büyüdüm,büyüttüler diyen çocuklar
En yakınımdan korkuyorum diyen çocuklar
Şimdi kime güveneceğim diyen çocuklar
Evet bu çocuklarla çevrili bir yerdeyiz ve o çocukların sesi duyulmuyor.
Ensesti hastalık diye tabir edenler,sadece tek bir nedene indirgeyenler fikrinizi değiştirir mi bilmem ama bunun böyle olmadığını anlamak amacıyla işe bu kitabı okuyarak başlayabilirsiniz.
Unutmayın ensest her yerde.
Tarihin her safhasında olduğu gibi kadın yine kurban,yine ezilmiş ve yine çaresiz.Toplama kamplarının acımasızlığı,etnik temizlik denilen ırkçılığın barbarlığı ve yine her zamanki gibi bir kadının haykırışları.Bu kitabı okurken insanların kurduğu uygarlıktan kaçıp en vahşi hayvanların uygarlığına sığınmak isteyeceksiniz.Ne diyeyim umarım bir gün bu güç dengeleri değişir.
Leyla'nın Evi romanında Maslow'un temel ilkelerinden barınma olgusu üzerinde duruyor.Bunu da göç alan,kalabalık, acılarla yoğrulmuş İstanbul üzerinden ele alıyor.Diğer yandan ayrı dünyalardan gelen insanların hayatlarının kesişmesine değiniyor.Göçmenlikten yurtsuzluğa,seksten geleneklere, tutuculuktan özgür düşünmeye,ötekileştirmeden kabullenmeye kadar her telden bize çalan bir kitaptır
Leyla'nın Evi.Bana en çok hissettirilen kavram ise "umut"kavramı.Bunu iliklerinize kadar hissediyorsunuz.Evet,umut her daim var ve insanlık var oldukça olmaya devam edecek.Umudun peşini asla bırakmayın.
Çağlar boyunca sırf dürüstlükleri yüzünden ölüme mahkum edilen yüzlerce insandan biridir Thomas More.Yaklaşık 500 yıl önce yazılmasına rağmen hala günümüze ışık tutmaktadır Ütopya kitabı.Ütopya kitabı aslında bir yeryüzü cenneti,bir toplumsal mutluluk örneğidir.Thomas More ideal toplum düzeninin olduğu yaşamı anlatırken aslında dönemin İngilteresi'ne baş kaldırır.Yıllar içinde kitap çok eleştiri almıştır.Kitabın bir şakadan ibaret olduğunu söyleyenlerin sayısı ise hiçte az değildir.Ne var ki insanlar yaşamları boyunca çıkarlarına uymayan konuları yadsımayı çok iyi becermişlerdir.
Kitabın duru bir dille yazılması ve sonunda Mina Urgan'ın yazarı ve yapıtını derinlemesine inceleme fırsatı olarak sunulması kitabı ve
yazarını daha da çok özümlememizi sağlıyor.
Ben kitaptan kişisel ve toplumsal olarak birçok sonuç ve kazanım çıkardım.Umuyorum ki sizler de okursunuz.
Keyifli okumalar:)
"Öğretmen öğrencilerini arıyor, Dünyayı kurtarmak için içten bir arzu duyulması şarttır.Şahsen başvurun."Hepimiz bir zamanlar dünyayı değiştirmeyi kendimize amaç edinmişizdir.Peki sonra? Olmayacağına kanaat getirdikten sonra herkes eski hayatını idame ettirmeye devam etti.Peki böyle bir ilanla karşılaşsaydınız, başvurur muydunuz?Peki başvurdunuz diyelim ki, karşınızda bir goril size hayat dersi veriyor.Çok şaşırtıcı ama bir o kadar da gizemli.Sizlere kendi varlığınızı sorgulatacak bir kitap.Sizi kendinizle karşı karşıya getiriyor.Doymak bilmeyen,her zaman daha fazlasını arzulayan bizlerin bir eleştirisidir İsmail.Bir kitapla ne kadar geç karşılaşılıyorsa o kadar geç karşılaştım.Bu yüzden sizler bu kitabı görür görmez okuyun,okutturun.
NOT:Peki sizler kitabı okuduktan sonra ALANLARDAN MISINIZ yoksa BIRAKANLARDAN MISINIZ?
Bir insan ne kadar çok acı çekebilir.Cevabı bu kitapta saklı.İnsanlık tarihinin en acı,en utanç duyulası olaylarından biridir Yahudi Soykırımı.Acı,nefret, çaresizlik,sadece bir gün fazladan yaşamak için çekilen onca çile.Hepsinin toplamıdır bu kitap.
Hani bazı kitaplar vardır ya sizi içine çeker.Bir bakmışsınız kitabın karakterlerinden biri oluvermişsiniz.İşte Anne kitabı da böyle bir kitap.Kitabı okurken olayları sanki siz yaşıyorsunuz.Sanki kapıdan karakterlerden biri çıkacak diye bir beklentiye giriyorsunuz.Benim için anlamı,yeri çok farklı bir kitap.2020 senesinin favori kitapları arasında yerini çoktan aldı bile.Canım Anne
