Fakat insanlar, sahi, insafsız mahlûklar. Bendeki yüz yumuşaklığından alınmış cesaretle etrafımda açılan eller, hele son zamanlarda o kadar çoğalmıştı ki...
Sıhhatim yavaş yavaş düzeliyor. Fakat nafile, öyle hissediyorum ki, içimde müebbeden kırılmış bir şey var. Eski sıhhatimi, bana her şeyi hoş gösteren eski neşemi artık bulamayacağım. Gülerken ağlıyorum, ağlarken gülüyorum; dakikam dakikama uymuyor. Mesela, geçen akşam pek neşeliydim. Yatağımda gözlerimi kaparken âdeta kendimi mesut hissediyordum. Sabaha doğru karanlığın içinde hiç sebebsiz ağlaya ağlaya uyandım. Neyim vardı? Niçin ağlıyordum? Bunu kendimde bilmiyordum. Öyle sanıyorum ki gece, bu kocaman dünyanın bütün evlerini birer birer dolaşarak ne kadar keder, ümitsizlik varsa hepsini toplamış, getirip benim göğsüme doldurmuşlar.