Senin aptal olduğunu düşünen bir çoğunluğun içinde yaşarken akıllı olman,senin aklına güvenen bir çoğunlukta akıllı olmandan daha zordur. Yakın çevresinden gördüğü inancın desteğiyle hareket eden birini, kendisine güvenilmeyen bir diğerinden ayıran budur. Varlıklar çoğunluğun yargılandığı şeye dönüşebilir zamanla. Biri çevresindekilerin inancıyla deneyimlere açılıp gelişirken -ki buna başarı deriz-, diğeriyse çevresindekilerin yargısıyla deneyimlere kapanır, başarısız olur. İnanılmak iradeye güç veren bir kalkan oluştururken, yargılanmak bir hastalık gibi irademizi zayıflatır.
“sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. ve hiç bir zaman huzur ya da mutluluk vadetmedim. sana ancak bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. sana sunduğum tek gerçeklik savaşım.” (s.115)