10/10 puan verdi
14.12.20 - Fark ettim ki An Offer From a Gentleman (Son Söz Aşkın) serinin en çok haksızlık ettiğim kitabıymış. İlk okuduğumda da çok sevmiş ve tam puan vermiştim ama diğer kitapları raftan alıp alıp karıştırırken, tekrar okurken elim hiç bu kitaba gitmiyordu. Şu an ise seri içinde sıralama yapsam en üstlerde yer alır. Sanırım hemen arkasından gelen iki kitabı çok sevdiğim için gölgelerinde kalmış.
Kitap 19. yüzyıl aristokrasisine uyarlanmış Cinderella hikayesi olsa da özgün eklemeler sayesinde farklı bir tat veriyor. Bence serideki en gerçekçi bakış açılarından da birine sahip. Durup, "Sahiden bu ikisinin bir arada olması nasıl mümkün olacak?" diye düşünüyorsunuz. Bireysel kişiliklerinin yanında ilişkileri de çok iyi inşa edilmişti. Sophie ve Benedict'i bir kere daha, çok daha fazla sevdim.
Türk Dili ve Edebiyatı derslerimde sıkça karşıma çıkan, her döneme damgasını vurmuş, çok eleştirilen çokça da beğenilen nükteli yazarım Hüseyin Rahmi Beyle Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç'a şahit olduk birlikte.
Bir yanda eski İstanbul mahalle hayatını yansıtan ve temelde mahallenin kadınları arasında geçen konuşmalardan oluşan renkli tablolar, diğer yanda yazarın öykülediği olay. Okunmalı, okutulmalı efenim tavsiyedir.
Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaçHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202117.8k okunma
No, no, no this was terrible. Julia's horniness and desperation was so sad. She constantly begged for sex throughout the whole book. She literally thrown herself at the guy so she could convince him to have sex. God, it was horrible. Everything she did was so cringe I wanted to die. Girl have some self-respect. He rejected her so many times and when he didn't he immediately regretted his decision. He didn't even have a real reason to be upset. Yeah she was eighteen when you met her so fucking what? Get over it and stop being a whiny baby, man. How was he supposed to be a alpha dom when all he did was whining? Nothing was hot or romantic about their story. A zero from me.
kitabın ismi şen bilim olmayabilirdi.
Friedrich Nietzsche'nin bir öğreti ve metotlar ile ilerleyen bir kitabı olmuş. kitap ikinci bölüme kadar fazlasıyla keyifli ama ne dersem deyim spoiler olur bu bölüm. ikinci bölümde ilk bölüme göre fazlasıyla yol ve bakış açısı değişikliği görüyoruz, kadınlar hakkında tutumundan fazlasıyla bahsetmiş çoğumuzun bildiği önemli isimlere de değinilmiş bu bölümler genellikle bir eleştiri ve Nietzsche'nin tanımladığı kendine göre yanlış bakış açılarını yermiş fazlasıyla. Shakespeare' e ayrı övgü bölümünde Brutus'e bakış açısı beni birazcık şaşırttı ve düşündürdü. Schopenhauer'a ise bir nefreti olduğunu istemeden de olsa düşündüm, öyle olduğunu Schopenhauer yanlıları yan başlığında gördük. buralarda görmek istediğimi hiç göremedim açıkçası bu şaşırdığım bölümlere rağmen genelleme yaparsak (Nietzsche gibi bir tarihe damgasını vurmuş filozofa uygun bir davranış olur mu bilmem) 10 üzerinden 7 puanladım sonuç olarak Nietzsche'yi tanımak için okunmalı.
Peygamber'in (s.a.s) ve ashabının (Allah onlardan razı olsun) hayatları bize bu milletin tarihini, İslam hukukunun siyasetini ve tıpkı Peygamber'in (s.a.a) Medine'de tüm insanlığa iyiliği açan bir nesil kurduğu gibi yeniden İslami bir neslin nasıl inşa edileceğini anlatan kitapları ne kadar çok okursak o kadar bilinçli bir hayat tarzımız oluşuyor bu alanda tavsiye edebileceğim bir kitap, Rabbim emeği geçen tüm kardeşlerimizi hayırla mükafatlandırsın inşaAllah.
#ahmethamditanpınar #huzur
günaydınlaar.. ben yine sayfaların içinde bazen kaybola kaybola, bazen soluklanmak için biraz dinlene dinlene, biraz anlatılanları ordan burdan araştıra araştıra bir tanpınar eserini daha bayıla bayıla okudum bitti dostlarım.. huzur.. huzurun değil huzursuzluğun kitabı.. nuranla mümtaz'ın aşkı gibi görünse de arka planda cumhuriyet dönemi ve ikinci dünya savaşı öncesi türkiyesinin, istanbul'un, insan psikolojisinin derinlemesine ele alındığı muhteşem bir metin ve benim de mümtaz'da tanpınar'ı en çok bulduğum eser.. aslında başlangıcıyla sonu arasında 1 günü, aralıklarda geçmiş aylara döne döne yazılmış bu zamanda yolculuğu ben 8 gün gibi bir sürede tamamladım ve bu süre içinde hem istanbul'u hem karakterlerin psikolojisini karış karış gezdim.. huzur'u tamamlamak için en kilit isimlerden biri olan suat'ı da mektubuyla birlikte okudum,anladım,kabullendim -suat'ın mektubu- ve bu eşsiz eser benim için unutulmaz iyiliklerim arasına girdi...
ahmet hamdi tampınar'a hayranım.. donanımına, sanat edebiyat musiki hakkındakini bilgisine, saygı duyduğu yazarlara metin arasında verdiği selamlara ve okurunun ufkunu açıp hep olduğu yerden daha öteye taşımasına; başkalaştırmasına.. bayılıyorum. onu okumayan erteleyen varsa lütfen tanımak tanışmak için daha fazla beklemesin.. hakkını vermenizi ve çok çok severek okumanızı isterim. saatleri ayarlama enstitüsü kadar, henüz okumadığım ama biliyorum ki okuduğumda yine çok seveceğim diğer eserleri kadar çok sevdim huzur'u.. kim bilir daha kaç kez okurum her birini.. siz de ilk okumanızı hemen şimdi yapın hadi:)
