Keykåvůs'a göre, aslında şarap içme dine aykırıdır ve halk iyi görmez; ama gençler, şarap içmekten kendilerini alamaz (Kabúsná. me, 2. Bölüm). Kâbûsnâme yazarı, işret meclisinde, din yasağına rağmen, şarap içmeyi kaçınılmaz bir gelenek olarak savunur (XI. Bölüm, 161-162). Meclis sonunda günahkâr; "her an günahını anıp Ulu Tanrı'dan tövbe ve yardım isteyedür." Tüm sâkînâme ve işretnâmeler, tövbe ile biter. Şarap içme âdâbı şöyle açıklanır: Dostlarla bir mecliste şarap içersen, körkütük sarhoş olma; sarhoşluk deliliktir. Sabahleyin içme; şarabı, halk uykuya çekilince iç (işret meclislerinde işrete daima geceleyin başlanır). Özellikle, cuma gecesi içme; hem din hem sağlık bakımlarından uygun değildir. Dostlarla şarap meclisinde buluşunca, "şarabı bol getir ... çerezi ortaya çok dök, güzel sesli çalgıcılar hazır olsun, çünkü çalgıcısız şarap sohbetinin safası olmaz ... Şarabın iyisini koy. Mademki günâha giriyorsun, bari eyisi yüzünden günaha gir ... konukladığın kişilere minnet yükleme. Diş kirası âdeti, konuk hakkı, ulu haktır. Yemekte oturduğun yer şânına lâyık ola. Hizmet edenlere emir verme. Şarap sohbetinde mest u harâb oluncaya kadar oturma, çok gevezelik etme, çalgıyı şehvetle dinleme."