Mâide Sûresi 19. Âyet
Yâ ehle-lkitâbi kad câekum rasûlunâ yubeyyinu lekum ‘alâ fetratin mine-rrusuli en tekûlû mâ câenâ min beşîrin velâ neżîr(in)(s) fekad câekum beşîrun veneżîr(un)(k) va(A)llâhu ‘alâ kulli şey-in kadîr(un) Ey Ehl-i kitap! Peygamberlerin arasının kesildiği bir zamanda, ileride: “Bize ne bir müjdeci geldi, de bir uyarıcı” demeyesiniz diye size dinî gerçekleri açıklayan elçimiz gelmiş bulunuyor. Gerçekten size hem müjdeleyen hem de uyaran bir peygamber gelmiştir. Allah, her şeye gücü yetendir.
"Hazreti Ömer, kendi oğlu Abdullah'a üç bin dirhem takdir eylediği hâlde Üsâme bin Zeyd'e dört bin dirhem takdir edince, Abdullah: " - Niçin Üsâme'nin itâsını fazla kıldın, ben O'ndan daha fazla büyük vak'alarda bulundum!.." diye itiraz edince Hazreti Ömer: "-Rasûl-i Ekrem'e O senden, O'nun babası da senin babandan daha sevgiliydi!.." diye cevap verdi.
Sayfa 456 - Sebil yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Hayatı Allah'sız hale getiren, Allah'ı kale almayan gidişat varlığını en güçlü biçimiyle önce dilde gösterdi; sonra da sanatta. Yakın zaman öncesine kadar keyifle dinlenen şarkılar, türküler bir şekilde de olsa Allah'tan bahsederdi ama artık öyle değil. Eskiden şairler Ölüm Allah'ın emri, ayrılık olmasaydı; Mevlam gör diyerek
Bu çağa özellikle toplumumuza ayna tutmuş bir hadisi şerif:
Ebû Hüreyre'den (ra) rivayetle: Resûlullah (sas) buyurdu ki: "Muhakkak ki bu dinin bir ikbal (ilerleme) bir de idbar (gerileme) devri vardır. Dinin ikbal döneminin başlıca amili (Müslüman) topluluğun tamamının fakih, idrak sahibi kimseler olmasıdır. İçlerindeki fasıkların sayısı da ancak bir veya iki kişidir ki onlar da bu topluluğun içinde silik ve ezik kalan, hiç bir şeye ve söze kadir olamayanlardır. Dinin idbar döneminin başlıca amili ise (Müslüman) topluluğun cahil, kaba kimselerden oluşmasıdır. İçlerindeki fakih- lerin sayısı da ancak bir veya iki kişidir ki onlar da konuştuklannda bu kahir ve cahil topluluğun içerisinde silik kalan zelil olmuş kimselerdir. Ümmetin ahiri, evveline lanet eder. Tabii ki asıl lanete uğrayanlar kendileridir. Çünkü onlar içkiyi alenen içerler. Bir kadın bir topluluğa uğradığında birçok kimse ile zina eder, o kadın tıpkı dişi koyunun kuyruğunu kaldırması gibi davranır. O gün bu çirkinliklere "Bu günahtır!" diyenler; Ebû Bekir gibidirler, Ömer gibidirler. Kim o zaman iyiliği emredip kötülükten de nehyeder, bana iman eder, itaat eder ve bana tabi olursa ona elli sahabi sevabı vardır. "
Semavat ve arzı böyle muntazam halkeden bir Kadîr-i Mutlak'ın, elbette devair-i masnuatından olan manzume-i şemsiye bilbedahe onun kabza-i tasarrufundadır. Madem o Kadîr-i Mutlak, şemsi seyyaratıyla kabza-i tasarrufunda tutuyor ve tanzim ve teshir ve tedvir ediyor. Elbette o manzume-i şemsiyenin bir cüz'ü ve şems ile bağlanan küre-i arz
Papa Eftim: Ya Kıbrıs, Ya Ölüm!
4 Temmuz 1958 tarihli Bozkurt gazetesinin "Bozkurt'un Görüşü" adlı köşesinde Papa Eftim'in Kıbrıs meselesi ile ilgili şu açıklamalarına yer verdiği göze çarpmaktadır: "Kıbrıs'ta ve bütün dünyada bulunan Ortodoksluk ancak Türk milletinin zaferi ile istiklal ve rahata kavuştu. Bunun için Ortodoksluk âleminin Türk milletine minnet ve şükran duyması gerekirken nankörce adayı Yunanistan'a ilhak etmeye ve adadaki Türk Müslüman ırkdaşlarımıza taarruz ve tecavüzde bulunmaya cüret edildi. Bu kahbece hareketi Türk Ortodoksları adına telin eder ve müsebbibleri olan günahkar Makarios'a ve ona uyanlara lanet okurum. Dünya barışı uğruna Kıbrıs meselesinde yaptığımız sonsuz fedakarlıklara büyük acı ile katlandık. İngiliz dostlarımız bu büyük fedakarlığımızı takdir etmezse mesuliyeti onlara yükleyerek hakkımızı hak etmek için gereğini yapmaya kadir olduğumuzu bütün dünyaya ispat edeceğiz. Kıbrıs ve Oniki Adalarımızı alacağız. Çünkü Türk milleti volkan gibi için için kaynamaktadır. Bu infilaktan saçılacak alevler bütün Yunanistan'ı belki de bütün dünyayı sarsacak ve yakacaktır. Kıbrıs davasında Türk milletinin bir adım geri dönmeyeceğini medeni alemin takdir etmesi gerekir. Türk milleti ile birlikte haykırırım: Ya Kıbrıs, Ya Ölüm!"
Reklam
Sevme ve sevilmeyi bir ihtiyaç olarak tanımlayan bireyin, yaşam akışı içinde bu ihtiyacının karşılanmaması olasılığıyla yüz yüze geldiği bir durumda, ille de ve ille de elde etmesi gerektiğini düşündüğü sevgi uğruna , oradan oraya çırpınarak koşması kaçınılmazdır. Erkek arkadaşının ilişkiyi bitirmesi ile içine girdiği psikolojik sarsıntı ve acısının asıl kaynağı ‘terk edilme’ olayı değil, ‘sevgiye ihtiyacı olduğu için terk edilmemesi gerektiği’ inancıdır.
Sayfa 96 - Agora kitaplığı,20.basım,İstanbul, Nisan 2022Kitabı okuyor
Çevreden farklı olman ve onlara rağmen kendi isteklerini tercih etmen belki de yaşamın ta kendisi. Onun için de cesaret gerek. Yaşama cesareti.
Sayfa 90 - Agora kitaplığı,20.basım,İstanbul, Nisan 2022Kitabı okuyor
Çevre için yaşamanın aksak mantığı şöyledir: “Başkalarını memnun etmeyi ne kadar çok sağlarsam, o kadar çok sevilirim. “ Ne kadar riskli bir uğraş, değil mi? Riskli; çünkü birincisi, çevrenin bireyden isteyeceği şeyler sayısız ve ömür boyu olabilir. İkincisi, birey kendi istek ve yetenekleri doğrultusunda daha anlamlı olabilecek bir yaşam olasılığını rafa kaldırmış olur.
Sayfa 89 - Agora kitaplığı,20.basım,İstanbul, Nisan 2022Kitabı okuyor
Pagan: Neye tapıyorsun? Hristiyan: Tanrıya. Pagan: Kimdir bu taptığın Tanrı? Hristiyan; Bilmiyorum. Pagan: Bilmediğin bir şeye nasıl böylesine ciddiyetle tapıyorsun? Hristiyan: Bilmediğim için tapıyorum. H. Pagan: Bilmediği bir şeye tapan birini gördüğüme şaşırdım. Hristiyan: Bir adamın bildiğini sandığı bir şeye tapması daha da hayret vericidir
Reklam
Kişiyi herhangi bir olay değil, karşılaştığı olaylarla ilgili geliştirmiş olduğu inançları ve yorumları öfkelendirir veya kaygılandırıyor veya korkutur.
Sayfa 30 - Agora kitaplığı,20.basım,İstanbul, Nisan 2022Kitabı okuyor
Davranışsal tepkilerin her birinin nedeni, bireylerin olaya ilişkin kafalarında ürettikleri anlam, yorum ve düşüncelere ve bunların kaynağını oluşturan inançlara bağlıdır.
Sayfa 25 - Agora kitaplığı,20.basım,İstanbul, Nisan 2022Kitabı okuyor
Dağın Öte Yüzü
Tak etmiş yokluk canımıza ,bıkmışız. Fabrikanın kapısına kilidi bastık, indirdik şarteli dikildik önüne.
Sayfa 152 - UyKitabı okudu
Dağın Öte Yüzü
Fabrikada işçiyiz.Proleter,yani emeğimizi satıyoruz.Sendikamız var. onlarda bizi satıyor.Kıymetimiz makinadan az.Evlenmemişiz yokluktan.Yarda yaşlandı bende.Evde kaldın diye dalga geçiyorlar.Patron evlidir.On evlidir,bin evlidir,haremlidir,selamlıdır.
Sayfa 152 - UyKitabı okudu
Dağın Öte Yüzü
Gözü çıksın böyle evliliğin,aklıma tüküreyim.Elin çulsuzunu vardım.Sevdalımmış..Canı çıksın sevdalının,Kara kader neyleyim.
Sayfa 151 - UyKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.