496 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 16 days
Öncelikle herkese selam! Bu benim yazdığım ilk inceleme, bu sebeple bir miktar heyecanlandım. İncelemem bol bol SPOILERlı olacak, o yüzden kitabı okumamış olan okuyucuları sağdan sağdan kitaba doğru alalım. Sürçü lisan ettiysem affola diyip hemen incelemeye başlayalım. Gölge ve Kemikte güçlerini keşfeden, ilk büyütecini boynuna takan Alina tam
Kuşatma ve Fırtına
Kuşatma ve FırtınaLeigh Bardugo · Martı Yayınları · 20204,574 okunma
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 days
Çocukluğuma götürdü, tanıdık mahallelere, bahçelere… Çok beğendim. Öykülerdeki benzer vakitlerde geçmesi mi çocukluğumun, sırf ondan mı? Belki de… Emine Hatun, Tahir Bey, Büyükbaba, Koca Anne’ler; Horoz Şekeri, uzun dalga radyo, istiklal marşıyla kapatılan televizyon, Masa Örtüsü, vişne ağaçları; “çık” diyenin olmadığı, efendi efendi oturulan,
Emine Hatun
Emine HatunDeniz Günal · Artshop Yayıncılık · 20114 okunma
Reklam
Ölüm değil tabi, ama bizim toplumumuz her şeyi abartmaya çok meraklı
ANNE IV: Aa, düğün bu kızım. Dul kadınlar gibi evlenecek değilsin ya. (Hıçkırarak Kız'ın başına duvağını koyar.) KIZ: Niye ağlıyorsun sanki? (O da ağlamaya başlar.) ANNE IV: Ağlanır tabii... Ağlanmaz mı? Düğün bu. Ben evlenirken anacığım, toprağı bol olsun, nasıl ağlamıştı. Hiç unutmam. Gözlerinden sel gibi yaşlar akıyordu... (Daha çok ağlar.) KIZ: Evlenmek ölmek gibi bir şey galiba... (Birbirlerine sarılır, ağlaşırlar.)
Sayfa 47 - Evcilik Oyunu - EverestKitabı okuyor
Cemal Oğuz Öcal'ın baştaşında yazılı iki dize var. Kendi kaleminden diye bilirim. "Mefkuremiz göklerde dalgalanan bir sancak Allah'ın huzurunda eğiliriz biz ancak." Geçtiğimiz yılın ekim ayında dış işleri bakanı Hatay'da tertip edilen bir zeytin festivaline katılıyor. Basına demeç verirken, Türkiye Devleti'nin barış yanlısı olduğunu, ancak iş savaşa geldiği takdirde şedid olabileceğini, dosta güven düşmana korku verdiği varsayılan, hamasi bir diskurla açıklıyor. Bu sırada da Öcal'ın mezar taşındaki iki dizeyi okuyor, Mehmet Akif'e ait olduğunu söyleyerek. DHA'dan mı yayılıyor AA'dan mı bilmiyorum ama sıkça vuku bulan bir şey tekrarlanıyor. Bir çeşit zincirleme trafik kazası. Öcal'a ait dizeler, ajanstaki editölerin, tv kanallarındaki editörlerin, internet haber sitelerindeki editörlerin, haber şeflerinin, koordinatörlerin, sayısız insanın iş bilirliği neticesinde hakikaten Akif'e aitmiş gibi bir kisveyle sunuluyor. Yani Çavuşoğlu'nun hatası, hata olmaktan çıkıyor. Bir yanlışı ya da yalanı ne kadar çok tekrar ederseniz, insanlar tekrar edilen şeyi doğru bellemeye başlıyor. Yani Türkiye'de siyasetçiyseniz saçmalamanızda, yahut göz göre göre yalan söylemenizde beis yok. Yumurtladığınız saçmalıkların üzerine sırayla oturan bilmem kaç tane televizyonunuz, gazeteniz, haber portalınız var çünkü. Herkes işini ne kadar doğru yapıyor değil mi? Akif, Öcal, Yurdakul, Asya gibi adamların yazdıkları, ucuz siyasetin, aşağılık medyanın mezesi oluyor hep olduğu gibi.
Benimle ilgilenecek oluşun, dostane bir yaklaşımla olup dostluğun gerektirdiği şekilde olacaksa, seninle enkazımı paylaşabilirim. Yok tam tersi olup, mesleki gelişimini benim üzerimden belli bir levele getirmek amaçlı ilgileniyorsan üzgünüm, seninle benim açımdan sağlıklı bir noktaya varamayacağiz gibi görünüyor. *ben, beni dinleyip anlayacak bir
9 Canlı
9 CANLI (Bir Kedinin Hatıra Defteri) … “Şu insanları hiç anlamıyorum doğrusu. Hem kuyrukları yok, hem elbise giyiyorlar. En anlamadığım ise hepimiz gibi dört ayak üstünde değil, iki ayak üstünde durmaları. Sence de tuhaf değil mi bu?” “Bana tuhaf gelmiyor artık. Bu dünyada insanlarla birlikte oldukça uzun bir süredir yaşıyorum. Hepsinin de bir açıklaması var ama zamanımız yetmez bunları açıklamaya. Ben de gençliğimde eve yiyecek paketleriyle geldiklerinde avlandıklarını sanırdım.” “A-aa, avlanmıyorlar da nerden buluyorlar peki?” “Para adını verdikleri kâğıt parçalarını verip istediklerini alıyorlar.” “Ben hiçbir şey anlamadım. O dediğin şeyi yani parayı nereden buluyorlar peki?” “Hepsi de çalışıyor, üretiyor, taşıyor, bitki ve hayvan yetiştiriyor, bunları verip karşılığında para alıyorlar. O parayla da ihtiyaçlarını karşılıyorlar.” “Offf, ne kadar karışık bir düzen kurmuşlar şu insanlar. Zaten ön ayakları arka ayaklarına benzemiyor. Arka ayaklarıyla yere basıp yürürken ön ayaklarıyla birçok şey yapabiliyorlar.” “Haklısın, ben de yıllarca uğraştım bunları anlayabilmek için. Hatta kitap okumayı bile öğrendim, biliyor musun? Artık ‘hav’ ve ‘hev’ kelimelerinin nasıl yazıldığını biliyorum.” “İnanılmaz, çok güzel ama insanların dilinde o kadar çok kelime var ki, ben birçoğunu anlamıyorum. Ama merak etme, işime gelenleri öğrendim. Mama ve su ne demek, onları biliyorum.” ... 9 Canlı kitabımdan alıntıdır. Kitap yazım aşamasındadır. Yılmaz Örmeci
Reklam
481 öğeden 321 ile 330 arasındakiler gösteriliyor.