Beni olduğum gibi görün, istediğiniz gibi değil...
Ren kitapKitabı okudu
Safo
Bir abanoz şamdanı andırırken zeytinler, Yürüyen cariyelerle oynaştı güvercinler; Mermer basamaklardan bahçeye indi Safo…
Epub, BuruşuklarKitabı okudu
Reklam
Aslında, çok zengin olmayan ama zenginlere benzemek isteyen ve bu yüzden de sadece birbirine benzeyen insanların başına gelen şey oluyordu: ipek kumaşlar, abanoz, çiçekler, halı ve bronzlar, koyu ve aydınlık renkler - hepsi, malum soydan insanlara benzemek için malum soydan insanların yaptığı şeyler.
“Yıpranmış abanoz ağacı gibi ağır kelimeleri,balyoz gibi cümlelerle,insanların gafletleri ve uykuları üzerinde çatarak,onların sokranmalarına aldırmadan devam etmeli.”
İvan İlyiç'in Ölümü
Aslında her şey, gerçekte o kadar zengin olmadıkları halde zenginlere benzemek isteyen, bu yüzden de ancak birbirlerine benzeyebilen insanlarınki gibiydi: Ağır Şam ipekleriyle kaplı abanoz ağacından möbleler, çiçekler, halılar, bronzlar, koyu renk ve ışıltı... Tüm bunlar belli bir sınıftan insanlara benzemek isteyen bütün o belli sınıftan insanların eşyalarına benziyordu.
Sayfa 27 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Köyde zengin ve yoksul var, ama yediklerindeki tek fark, yemeklerin çeşitliliğinde değil, sadece pilavın miktarında kendini gösteriyor.
Sayfa 204Kitabı okudu
Reklam
[...] Madenler ki ölümcül bir ışıldama Ve bir yoğun tarz verirsiniz körpe saçıma! Lüks! ey abanoz salon...* Neden bunları andığımı gerçekten bilmiyorum. Kimi akşamlar yalnızca seslerini anımsayınca boğazım düğümlendiği için onları okuyamadığımı bilirim. Bu dizeleri fazlasıyla ölü yollar, fazlasıyla yalnız haclar için yolluk gibi belleğimizde taşıyoruz - Baudelaire'den ya da "Sarhoş Gemi" den dizeler gibi onları bir bütün gün bıkmadan ezbere okuyabilir, pireler gibi emebiliriz. * Stephane Mallarme, Günlük'ün Pleiade baskısında son dize Luxe! ö, salle (salon) d'ebène diye değil, Luxe! ö, sable (kum) d'ebene diye geçiyor
Sayfa 239 - 240 Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Ortasında bir gecenin, düşünürken yorgun, bitkin O acayip kitapları, gün geçtikçe unutulan, Neredeyse uyuklarken, bir tıkırtı geldi birden, Çekingen biriydi sanki usulca kapıyı çalan; "Bir ziyaretçidir" dedim, "oda kapısını çalan, Başka kim gelir bu zaman? " Ah, hatırlıyorum şimdi, bir Aralık gecesiydi, Örüyordu
Abanoz, camsı kaya, krom gibi doğal cisimlerin siyahlığı hiçbir zaman saf siyah değildir; o siyahlığın içinde başka renkler gizlidir. Üste döşenmiş siyah hep yapaydır.
(Tubman'ın bir çağdaşı ve otuz yıl boyunca Dominik Cumhuriyeti diktatörü olan Rafael Leonidas Trujillo da yönetimini benzer usulle yürüttü. Yönetimi sırasında, kilise Dominikli çocukların toplu vaftizlerini yaparken Trujillo da vaftiz babası olarak hazır bulunurdu. Zamanla, bütün tebaasının vaftiz babası haline geldi. CIA bu diktatöre karşı bir darbe örgütleyecek tek bir gönüllü bulamadı: Hiç kimse kendi vaftiz babasına el kaldırmak istemedi).
Sayfa 227Kitabı okudu
985 öğeden 651 ile 660 arasındakiler gösteriliyor.