Denemeler'in Etkileri
Denemeler'in sınıflandırılmasının bu kadar zor olmasının nedeni de şüphesiz budur. Montaigne'in kendisi de onun eşsiz bir türün tek üyesi olduğunun farkındaydı: “Babaların Çocuklarına Olan Sevgisi Üzerine”de (II. 8), “Dünyada kerdi türünde vahşi ve abartılı bir anlayışa sahip tek kitaptır.” der. Bu iddia doğruluğunu korumuştur. Tamamen edebiyata veya felsefeye ait olmakla kalmayıp ikisi arasında muğlak bir biçimde gidip gelen bu eser, tarihsel olarak da ikirciklidir; yazıldığı çağın ve kültürün izlerini taşır ancak dikkatle dinlersek, içinden gelen ses hâlâ şaşırtıcı derecede tazedir ve kendi kaygılarımızla uyuşabilir. Birçok tanımlanabilir kaynak ile etkiden yararlanır ve Pascal'dan Nietzsche'ye, Andre Gide'den Virginia Woolf'a kadar geniş bir yelpazedeki yazar ve düşünür üzerinde muazzam bir etki yaratmıştır. Bu etki yelpazesi ancak dikkati konudan düşünce tarzına yönelttiği ve okuyucuyu kendi düşünce deneyini yapmaya davet ettiği benzersiz yöntemle açıklanabilir, Bu nedenle Batı kanonundaki konumu kendine özgüdür, her zaman kenarlarda gezinir ve her zaman yeni bir yorum bekler.
Sayfa 102
308 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Kitabı çook önceden almıştım bi' hevesle. Elime de bi' hevesle aldım okumak için ama hayal kırıklığı diyebiliriz, bu kitap için biraz abartılı bi' tabir olsa da. Çok fazla beklentim yoktu ama bu kadar da vasatın altında olacağını tahmin edemezdim açıkcası. Kitapta Milena'nın yazdığı mektupların olmaması Kafka'nın mektuplarını çok havada bırakmış. Bazı mektupları okurken ben bunla alakalı bir şey okumadım ki dedirtiyor, bu da yazıyı havada bırakıyor. Kafka'nın abartılmış bir ünü olduğunu düşünüyorum artık, daha öncesinde Şato kitabında da umduğunu bulamayan biri olarak. Kafka'nın "Dava" kitabı güzeldi ama gereğinden fazla kalın bi kitap olduğunu düşünüyorum. Kafka'ya dair en olumlu yorum alabilecek kitabı "Dönüşüm" bana göre. Bu arada bu kitabı çeviren kişiye selam olsun, yarın öbür gün yanlışlıkla çevirdiği kitabı almamak için adını hep aklımda tutacağım...
Milena'ya Mektuplar
Milena'ya MektuplarFranz Kafka · Uğur Tuna Yayınları · 201755,2bin okunma
Reklam
136 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
"Filozof İmparator" diye bilinen Marcus Aurelius'un bu eseri için Stoacı düşüncenin bir manifestosudur demek abartılı bir yorum olmayacaktır çünkü eser boyunca Roma imparatoru eserin bölümleri olan 12 kitabın neredeyse tamamında okura "memento mori" olgusunu hatırlatıyor. Ölümlüler içinde olan ama yine de hiç ölmeyecekmiş gibi olana böylece en büyük olguyu anımsatıyor defalarca imparator. Bunun yanı sıra, insanın yaşadığı dünyada çok kısıtlı bir hâkimiyetinin olduğunu 2. yüzyılda böylesine güçlü bir biçimde tespit etmiş olmak hem Marcus Aurelius'u asırlardır yaşatan hem de bu eseri bir klasik yapan gerekçe olmuştur kanaatimce. Roma İmparatorluğu'nun hüküm sürdüğü Orta Çağ öncesi dünyanın muhtemelen en nüfuzlu insanlarından birisi olmasına rağmen böylesine alçakgönüllü ve vizyonu çağları aşan bir zihne sahip olması, imparatoru ölümsüz yapan temel hakikatlerden birisidir bence. Zevklerine köle olan ve doğayla uyum içerisinde olmayan insanların mahkûm edildiği bu eser, tutarlı bir yaşamın hangi nitelikleri içerdiğini de okura sunuyor. Ben okurken birçok yerin altını çizdim ve muhtemelen bundan sonraki yaşamımda da - yaşadığım sürece - bazı alıntılarına dönüp dönüp bakarım. Özgün olan ve çağlar ötesinden geldiği halde bu çağı yorumlama konusunda da hiç yetersiz kalmayan bu eserin okunması okura hayatı gözden geçirmek açısından yol gösterici olabilir. Yol gösterici olmasa dahi okurun, mevcut yaşam normlarıyla Aurelius'un tahayyül ettiği arasında bir kıyas yapmasını mümkün kılabilir ki bu da büyük bir kazanımdır. Herkese güzel bir okuma ve tahayyül deneyimi dilerim...
Kendime Düşünceler
Kendime DüşüncelerMarcus Aurelius · Say Yayınları · 201615,7bin okunma
59 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
22 saatte okudu
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
Bir romandan çok sanatsal bir metin. OT yada KAFA dergilerinde yayınlanan özgün yazılara benziyor. Olay örgüsünden ziyade betimlemelerin oldukça öne çıktığı bir kitap. Betimlemelerin çoğu İstanbul'a dair. Benim gibi İstanbul'u pek bilmeyen biri için biraz sıkıcı gelebilir. Ama çok özgün ve alışılmışın dışında bir havası var kitabın. Sanki hem çok uğraşılmış hem gelişigüzel yazılmış gibi. Daha net bir yorum yapabilmek için bence İlhami Algör'ün diğer kitapları okunabilir. Sanırım kitapla ilgili en net eleştirim aşka dair verilmek istenen o duygu geçişini zayıf ve abartılı bulmam. Özetle tek taraflı melankolik bir aşk hikayesi diyebiliriz kitap için. Büyük bir beklentiye girmeden okunabilir.
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutkuİlhami Algör · İletişim Yayıncılık · 201417 okunma
544 syf.
7/10 puan verdi
Kitabın konusu değişik ve ilgi çekici. Okurken sıkmıyor. Ama hikayede duygu kısmı bana, biraz eksik gibi geldi. Duygular özellikle Savaş ve Derin arasındaki aşk biraz daha derin yansıtılabilseydi, burada bambaşka bir yorum yazıyor olabilirdim. Bir de birbirlerine karşı oynadıkları bazı oyunlar biraz abartılı ve inandırıcılıktan uzak olmuş. Yine de genel olarak güzel bir kitap diyebilirim.
Sahte Güz
Sahte GüzBeyza Özaydın · Epsilon Yayınları · 2021222 okunma
408 syf.
9/10 puan verdi
·
32 günde okudu
Ben, Kirke treni çoktaaaan uzaklaştı ama ben ancak okuyabildim. Bu kadar kıymetli bir okuma olacağını tahmin etmezdim, öncelikle. Yunan mitolojisi çok bilgi sahibi olduğum bir alan değil. Bu yüzden bu romanı okumaya çekiniyordum. Karmaşık gelebilirdi, çok fazla tarih, çok fazla savaş olabilirdi çünkü içinde. Fakat Madeline Miller, her ne kadar
Ben, Kirke
Ben, KirkeMadeline Miller · İthaki Yayınları · 202134,2bin okunma
Reklam
143 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.