Mağrur edasını kaybetmemişti. Yine başı dikti. Fakat saçları da dikti...
Sayfa 281·Kitabı okudu
Kafelerde, restoranlarda, plazalarda, partilerde hükümete sallamak mı muhalefet?'Şekerim bu yobazlar da iyice azıttı, Nişantaşı yobazdan geçilmiyor' triplerine girmek mi muhaliflik? 'Halk plajlara hücum etti, vatandaş denize giremiyor' sızlanması mı muhaliflik? Uğur Mumcu, Abdi İpekçi ve digerleri neden öldüler? Gazeteciler neden cezaevlerinde? Bu düzen devam etmesin diye değil mi?
Reklam
1940'da İsmet İnönü tarafından kurulan Köy Enstitüleri haricinde CHP'nin "Sol" ile bir alakası yoktur. Hitler ve Mussolini ile selamlaşan ve kafatası ölçümleri yapan bir parti nasıl bir sol parti olabilirdi? 1965 Senesine kadar CHP'nin sol bir parti olmak gibi bir iddiası yoktu. 1961'de Mehmet Ali Aybar reisliğinde Türkiye İşçi Partisi kurulmuştu. Bu parti mebus çıkartıp meclise girmişti. İsmet İnönü, kendi partisinin oylarının bu yeni partiye kaymasını engellemek ve yükselen sol oyları toplamak için, 29 Temmuz 1965'de İsmet İnönü'nün Abdi İpekçi 'ye verdiği mülakatta; "CHP, bünyesi itibariyle devletçi bir partidir ve bu sıfatla elbette ortanın solunda bir anlayıştadır." demiştir. Bu açıklamadan sonra CHP bir sol parti olarak kabul edilmiştir. 1971 Muhtırasında Türkiye İşçi Partisi kapatılmıştır. 1972'de ise CHP'nin başına Mustafa Bülent Ecevit gibi sol yelpazeye İsmet İnönü'den daha uygun birisinin geçmesi ile CHP'nin sol parti bir parti haline gelmiştir. CHP'nin sola kaymasından şikayetçi olan Turan Feyzioğlu (1922-1988), CHP'den istifa edip 1967'de Güven Partisi isminde bir parti kurmuştur. Güven Partisi'nin ideolojisi Sağ Kemalizm idi Bu da CHP'nin sol yelpazeye kaymasını hızlandırmıştır.
Abdi İpekçi
Abdi İpekçi 1929-1979 yılları arasında yaşadı. Hukuk okudu, meslek olarak gazeteciliği seçti. Birçok gazetede görev yaptıktan sonra Milliyet gazetesinde önce yazı işleri müdürlüğü, ardından genel yayın yönetmenliği görevlerini üstlendi. Gazetesinin başyazarlığını da yapan İpekçi, Türkiye Gazeteciler Sendikası ile Türkiye Basın Enstitüsü'nün başkanıydı. İstanbul Gazeteciler Cemiyeti ve Uluslararası Basın Enstitüsü'nün ikinci başkanlığını yapıyordu. Abdi İpekçi siyasi duruşunu "demokratik sosyalist" olarak tarif ediyordu. Abdi İpekçi suikastı 1 Şubat 1979'da gerçekleştirildi. Ünlü gazeteci evinin önünde öldürüldü. İpekçi'yi vuran kurşunlar, bir ülkücü olan Mehmet Ali Ağca'nın tabancasından çıktı. Siyaset sahnesinde son derece etkin bir kimliğe sahip olan gazeteci, ABD'nin büyükelçilik ve CIA eliyle Türkiye'de yürüttüğü operasyonun farkındaydı. CIA İpekçi'yi, siyasi yaklaşımları, yazıları ve yorumları nedeniyle, bağlantılı olduğu milliyetçi militanlara öldürttü. Böylelikle bir taşla iki kuş vurmuş oluyordu. Gazeteci susturulmuştu. İpekçinin öldürülmesi, Türkiye'nin karışık olan siyasi durumunu daha da karıştıracaktı.
Sayfa 133 - Destek Yayınları / Mayıs 2024·Kitabı okudu
479 syf.
8/10 puan verdi
Yakın tarihimizde önemli bir yeri olan bir adamın hikayesini okumak için başlamıştım bu romana. Daha önceden cinayete kurban gittiğini ve Mehmet Ali Birand'ın biyografisini okurken gazetecilik
Gazeteci
GazeteciTufan Türenç · Milliyet Yayınları · 198619 okunma
Kahrolsun faşist kâmâlizm( Nato ağzı ile konuşuyorum)
Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Çetin Emeç, Abdi İpekçi, Turan Dursun, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı ve Necip Hablemitoğlu cinayetleri, hep dindar insanlar üzerinde bir baskı unsuru olarak kullanıldı. Amaç; İslami terör'ün varlığını kanıtlayarak "İrtica' ile daha iyi mücadele etmekti...
Reklam
541 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.