Ve Zaman...
Ve zaman yıkıldı . . .
Ömer b. el-Hattab radıyallahu anh şöyle demiştir:
"Zamanı üç şey yıkar; Âlimin yokluğu,Kur'ân'la cedel eden münafık ve saptırıcı liderler."
|Abdullah b. Mübârek,Zühd: 1475.|
* “Ulemâyı hafife alanın ahireti, ümerayı hafife alanın dünyası, dostlarını hafife alanın mürüvveti yıkılır.”
Abdullah b. Mübârek (k.s.)
“Âlimler,ilminin gereğini kendileri yerine getirmezlerse din ortadan kalkar, çünkü âlimler dinin bağıdır. Çürük bağ ile ne bağlanabilir ki?”
Ebü Bekir Verrâk (k.s.)
Sayfa 22Kitabı okudu
Musa b. Ebi İsâ'dan: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Gençleriniz fısk işleyip kadınlarınız haddi aşınca haliniz nice olacak?" Ashab: "Ya Rasûlullah bu gerçekten olacak mı?" deyince o: "Evet, bundan da şiddetlisi olacak. İyiliği emretmeyip kötülüğü nehyetmediğiniz vakit haliniz nice olacak?" buyurdu. Ashab: "Ya Rasûlullah bu da gerçekten olacak mı?" deyince o: "Evet, bundan da şiddetlisi olacak. Kötülüğü iyilik, iyiliği kötülük olarak gördüğünüz vakit haliniz nice olacak?" buyurdu.
Abdullah b. Ömer'den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem hangi meclisten kalksa şu duaları etmeden hiç kalkmazdı: "Allah'ım! Masiyetlerle bizim aramıza girecek olan haşyetini bize bahşeyle. Bizi rahmetine erdirecek taatini bize nasib eyle. Bize dünya musibetlerini önemsiz kılacak yakini ver. Kulaklarımızı, gözlerimizi ve kuvvetimizi diriltecek şeylerle bizi nimetlendir. Bunları bize varis eyle ve bize yardım et. Musibetlerimizi dinimizde kılma. Dünyayı en büyük gayemiz kılma ve onu ilmimizin meblağı eyleme. Bize merhamet etmeyen kimseleri bize musallat etme."
Sayfa 99
Vuheyb'den: Bir adam Vehb b. Münebbih'e geldi ve şöyle dedi "Muhakkak ki insanlar düşecekleri şeye düştüler ve bende kendi kendime 'onlarla oturup kalkmayacağım' dedim."Bunun üzerine Vehb şöyle dedi:" Böyle yapma. İnsanlar senden,sende insanlardan ayrılamazsın. Onların sana işleri düşer, senin de onlara işin düşer. Fakat sen onların arasında işiten bir sağır,gören bir kör ve konuşabilen ancak susan biri ol."
İbn Ebi'd Dünya, Mudârâtu'n Nâs 30.
