"Türk'üm" dediği Fransızlar ona hemen Nazım Hikmet'i soruyolardı. Türkiye'de yasak olan Nazım'ın şiirleri, onun gidişinden 1 yıl önce Fransızca olarak yayınlanmıştı. Ünlü şairlerin dizelerinden şarkılar besteleyen Yves Montand, sahnede Nâzım'ın şiirlerini de okuyordu, hatta "Kerem Gibi" şiirine plak yapmıştı.
MİT'in bilgi vereceği protokol sırası şöyleydi: Cumhurbaşkanı, başbakan, Genelkurmay başkanı ve Milli Güvenlik Kurulu sekreterliği.
MİT müsteşarının kim olacağına da MGK karar verecekti. Başbakan önerecek, MGK görüşüp karar verecek, cumhurbaşkanı onaylayacaktı...
MİT kendi yasasıyla belirlenen stratejik istihbarat görevini yapmak yerine, siyasi işler peşinde koşmak, tertipler almak, siyasi akıl hocalığı yapmak, siyasi ve idari icraatta bulunmak gibi görevi olmayan işler yapıyordu.
CENTO, medyada Sovyetler Birliği aleyhinde yazı yazanlara yüksek miktarlarda paralar ödüyordu. İşin gülünç yanı, yazılan haber veya makalenin içeriğine değil, sütununa, santimine para verilmesiydi. Cetvelle ölçülerek para veriliyordu... Bu "demode uygulama" 1974 yılına kadar devam etti.
İki gönül bir olunca, diyor hazret,
Yerin önemi ne ki,
Hazret seninle, seyranın samanlıklaşacağına Kanaatım büyük, aklım yatık.
Fakat samanlığın seyranlaşacağını,
Kuramam en cesur hayallerimde,
Kusura bakma üstat...
Bırakın gerçekleri gelecek söylesin ve herkesi eserlerine ve başarılarına göre değerlendirsin. Bugün onların olsun; ama uğrunda çalıştığım gelecek benimdir.
- Nikola Tesla
instagram.com/reel/C7IAcVWNUU...