l Yaşar Kemal’in destansı anlatımı ile geleneklerin, sevginin anlatıldığı, bir kır atın, bir tutam saçın bazen namus demek olduğunu anlatan epik bir masal.
l Öncelikle ben Yaşar Kemal'in mistik anlatımına ve betimlemelerine hayranım. Bir Dedenin torununa masal anlatırken, torunun duygularıyla her sayfayı merakla çevirip okudum. Herkesin
yokluğunu sevdiğim dilber,
bir peri-suret oldun bana.
varsın varlığınla hemhal olsun eller,
yokluğun yeter, hem artar bana...
bir yerde başkasınınsın, her yerde benim.
zirâ varlığın bir yerde, yokluğunsa her yerim...
26 ayrı yazardan, 27 ayrı öykü içeren bir yapıt.
İstanbul’da geçen ve İstanbul’u hissettiren çok değerli öyküleri içeriyor. Eski İstanbul’u okuyorsunuz ama sanki değişen tek şey zaman da geri kalan her şey aynı gibi..
Özellikle canım
Tezer Özlü için alıp okuduğumu ifade etmeliyim. Düşüncelerini aktardığı, cümlelerini sıraladığı, özenle seçtiği kelimelerini içeren, O’na ait bir metni okuma ihtiyacıyla sarıldım kitaba. O’nun yazdığı bölüme bir an önce gelmek için çok sabırsızca çaba sarf ettim. Okurken de büyük bir burukluk hissettim. Sanırım O’ndan kalan son metni okumak içimi buruklaştırdı ve varlığına sarılırken yokluğunu hatırladım..
Çok değerli nostalji tadında bir kitap. Hepsi çok güzel ve değerli öyküler kesinlikle.
Ben en çok
Canım
"Biz hep böyle, her şeyde birlik olsak, kimse bize diş geçiremez. Bize dağlar, şahlar dayanamaz. Hiç kimse... Yeter ki böyle birlik olalım."
Bu esasında bir adama karşı halkın zaferinin hikayesidir. Sözünden dönmeyen, inadım inat bir Paşanın büyük halk kitlesi karşısında kararından vazgeçişinin hikayesidir.
Ağrı Dağı çobanları kaval
İnsanların avuçları , uzaysal görüntülerle örtülüdür. Sanki gizli bir iç ateş ürünü olan bu ince yarıklar, yeryüzü değil, gökyüzü bilginlerini ilgilendirmeliydi daha çok...