Güneş ufka karışırken, orman hala kan kırmızısı ışıklı aydınlanırken kefeni yıkayıp üzerindeki nefretten arındırırdım, sonra da ormanın içinden doğru üstüne doğru acele ilerledim. Bu sefer bir şeyden kaçmıyordum,bir şeye doğru koşuyordum ve korkudan çok daha büyük bir şeyin gücüyle hareket ediyordum.
Ümidin gücüyle.