Hayatımda gördüğüm en büyük PR balonlarından biri olduğuna emin olduğum kitaptır. Öncelikle tüm bu yorumumun eserin Türkçe çevirisine yönelik olduğunu söylemeliyim kitabı ingilizce okumadım. Fakat anlatım itibariyle tam bir acemilik abidesi olduğunu söylemem gerekiyor. Edebiyat namına herhangi bir tekniği doğru dürüst kullanamamış bir yazar söz konusu.
Kitabın zaten tema olarak seçimi oldukça popülist. "Amerikan ..." Tamamen Amerikan popülizmine yönelik bir tercih ve bu açıdan aşırı itici bir zorlama barındırdığını belirtmek isterim. Kitap mitoloji ve teoloji unsurlarının tamamını modern Amerika'nın içinde öğütmeye yönelik kaleme alınmış ve ortaya okuması da anlaması da zor bir çalışma çıkmış. Okuyanların çoğu kitabın daha ilk satırlarda okuyucuyu yakaladığından bahsediyor. Ben tam olarak nerede kitaba kapıldıklarını anlamadım. Kitabın girişi oldukça dar bir pencereden anlatım sunuyor ve ben kitabın ilk sayfalarında taşlı bir yolda düşe kalka ilerliyormuşum gibi okudum satırları. Çok zorlama bir temanın yerle yeksan olduğu başarısız bir kitap.
5 puanı da 8-9 verenlerden utandığım için veriyorum yoksa kitabın genel puanı 4'ü geçmez.
“Oğlum, sen daha çocuksun, büyürsen kulağında olsun, ben idare adamıyım: Arnavutlarla Arnavud’um, Laz’larla Laz’ım, Çerkeslerle Çerkes’im, fakat aslen Türk oğlu Türk’üm.”
İstanbul Üniversitesi‘nde öğrenci olduğum sıralar, okul duvarında bir ilan gördüm: “Avrupa’ya talebe yollanacaktır.”
”Allah Allah” dedim!
Ülke yıkık dökük, her yer virane, Lozan yeni imzalanmış, bu durumda Avrupa’ya talebe. Lüks gibi gelen bir şey.Ama bir şansımı denemek istedim. 150 kişi içinden 11 kişi seçilmişiz. Benim ismimin yanına Atatürk, “Berlin Üniversitesi’ne gitsin.” diye yazmış.…
sirkeci-gari
Vakit geldi, Sirkeci Garı‘ndayım; ama kafam çok karışık.Gitsem mi, kalsam mı? Beni orada unuturlar mı? Para yollarlar mı? Tam gitmemeye karar verdiğim, geri döndüğüm sırada bir posta müvezzi ismimi çağırdı.“Mahmut Sadi! Mahmut Sadi! Bir telgrafın var.”
“Benim” dedim. Telgrafı açtım, aynen şunlar yazıyordu: “Sizleri bir kıvılcım olarak yolluyorum, alevler olarak geri dönmelisiniz.”
İmza: Mustafa Kemal
atatürk
Okuyunca düşündüklerimden olağanüstü utandım. Düşünün 1923‘te o kadar işinin arasında 11 öğrencinin nerede, ne zaman, ne hissettiğini sezebilen, ona göre telgraf çeken bir liderin önderliğinde bu ülke için can verilmez mi? Çok başarılı oldum. Ülkeme alev olarak döndüm. Önce İstanbul Üniversitesi Genel ve Beşeri Fizyoloji Enstitüsü‘nü kurdum. Kürsü başkanı oldum. Daha sonra ülkemin başbakanlığını yaptım.
Ben kim miyim? Ben sadece iki satırlık bir telgrafın yarattığı bilim adamıyım..
-Sadi Irmak
Evet bu sefer de romantik bir eser ile karşınızdayım. Okulda ödev olarak verildiği için okudum, normalde okumayı düşünmüyordum. Okuduğum için pişman olmasam da beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Biliyorum, çok fazla övülen bir eser. Fakat ben kitabı okuduktan sonra o kadar fazla övgüye layık olan hiçbir şey göremedim maalesef ki. Romantik yazarları
İstanbul Üniversitesi'nde öğrenci olduğum sıralar, okul duvarında bir ilan gördüm: ‘Avrupa'ya talebe yollanacaktır.‘
‘Allah Allah!’ dedim. Ülke yıkık dökük, her yer virane, Lozan yeni imzalanmış, bu durumda Avrupa'ya talebe.. Lüks gibi gelen bir şey..
Ama bir şansımı denemek istedim. 150 kişi içinden 11 kişi seçilmişiz. Benim ismimin yanına
"Üç arkadaş İran'ın yüksek yaylalarında gezintiye çıkmış. Karşılarına bir
pars çıkmış, dünyanın en yırtıcı yaratığıymış. Pars üç adamı uzun uzun
süzmüş, sonra üzerlerine doğru koşmaya başlamış. Birincisi, en yaşlı, en zengin, en güçlüleriymiş. Haykırmış: "Ben buraların
hakimiyim, bana ait olan bu toprakları bir hayvanın