419 syf.
10/10 puan verdi
mükemmeldi.. edebiyatımızın mihenk taşlarından biri.herkes ana karakter mümtaz etrafında olayları takip eder ama asıl gerçek olan,acı çeken,devamlı arayan ama her defasında hayal kırıklığıyla aradığını bulamayan,romanın kalbi olmasa da damarları suat'tır.kötü görünen,anlaşılmayan kişidir..
Huzur
HuzurAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 201916.5k okunma
282 syf.
8/10 puan verdi
Maksim Gorki'nin kendi çocukluğunu anlattığı ve hayatın tüm zorluklarını görüp,hayatın acımasızlığına merhaba demesidir.Takma adı olan Gorki Rusça'da acı anlamına gelmesi onun gerçektende acının en derinliklerinde yaşadığını Çocukluğum kitabında görebiliriz.Eserinde kendi gerçek ismini kullanan Gorki yaşamın tüm acımasızlığına rağmen direnmeyi sonuna kadar götüren dirençli bir çocukla karşılaşırız.Aleksey ve anneannesi arasında geçen diyaloglar ve anneannesinin mit destanları gibi öyküleri karşımıza çıkar.Aleksey bu öyküleri kendi gerçek hayatına yansıtır.Ama hayatın aslolan gerçek hikayesinin çok farklı olduğunu okula başlamasıyla farkeder.Annesinin onu sürekli yalnızlığıyla başbaşa bırakmasıda başka acı bir durum.Dedesinin cimriliği ve öfkesi Aleksey'in üzerine çullanması hepsinin acı duygusunu kendisinde derin bir yara olarak almıştır.Sizi sürükleyecek olan bu roman Gorki'nin şaheserlerinden biridir benim kanaatimce.Gorki takma adını neden seçtiğinin de en güzel şekilde anlatacak güzide kitaplarından biri.
Çocukluğum
ÇocukluğumMaksim Gorki · İş Bankası Kültür Yayınları · 201415.8k okunma
Reklam
296 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
Gercek hayattan alinma bir öykü oldugundanmidir bilmiyorum ama kitap beni acikcasi cok etkiledi. Özellikle Yoncanin tecavüze ugramis oldugunu anlatilan bölümlerde kendimi tutamayip agladim. Bir kadinin basina gelebilecek en kötü, en aci ve unutmasi mümkün olmayacak bir seydir bu. Okumayi düsünenlere diyebilecegim tek sey, düsünme kismini gecip kitabi okuyunuz…Okuduktan sonra insan ister istemez haline sükrediyor.. Herkese iyi okumalar ;)
Aşk Uykusu
Aşk UykusuMehmet Coşkundeniz · Destek Yayınları · 2014289 okunma
"Acı var," dedi Shevek ellerini açarak. "Gerçek. Ona yanlış anlama diyebilirim, ama var olmadığını veya herhangi bir zamanda yok olacağını var sayamam. Acı çekme, yaşamımızın koşulu. Başına geldiği zaman fark ediyorsun. Onun gerçek olduğunu anlıyorsun. Tabii ki, tıpkı toplumsal organizmanın yaptığı gibi, hastalıkları iyileştirmek, açlık ve adaletsizliği önlemek doğru bir şey. Ama hiçbir toplum varolmanın doğasını değiştiremez. Acı çekmeyi önleyemeyiz. Şu acıyı, bu acıyı dindirebiliriz, ama Acı'yı dindiremeyiz. Bir toplum ancak toplumsal acıyı -gereksiz acıyı- dindirebilir. Gerisi kalır. Kök, gerçek olan. Buradaki herkes acıyı öğrenecek; eğer elli yıl yaşarsak, elli yıldır acıyı biliyor olacağız. En sonunda da öleceğiz. Bu doğuşumuzun koşulu. Yaşamdan korkuyorum! Bazen ben- çok korkuyorum. Herhangi bir mutluluk çok basit gibi geliyor. Yine de her şeyin, bu mutluluk arayışının, bu acı korkusunun tümüyle bir yanlış anlama olup olmadığını merak ediyorum... Ondan korkmak veya kaçmak yerine onun... içinden geçilebilse, aşılabilse. Arkasında bir şey var. Acı çeken şey benlik; benliğin ise- yok olduğu bir yer var. Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Ama gerçekliğin, rahatlık ve mutlulukta görmediğim, acıda gördüğüm gerçeğin, acının gerçekliğinin acı olmadığına inanıyorum. Eğer içinden geçebilirsen. Eğer sonuna kadar ona dayanabilirsen."
"Gerçeğe giden bir yol yoktur, gerçeğin güzelliği de buradadır zaten, o yaşayan bir şeydir. Ölü bir şeye giden bir yol vardır çünkü o durağandır ama gerçeğin, yaşayan, hareket eden, belli bir yerde durmayan, hiçbir tapmakta, camide ya da kilisede bulunmayan, hiçbir dinin, öğretmenin, filozofun, hiç kimsenin size yolunu gösteremeyeceği bir şey olduğunu anladığınızda işte o zaman bu yaşayan şeyin aslında siz neyseniz o olduğunu -öfkeniz, vahşetiniz, şiddetiniz, ümitsizliğiniz, yaşadığınız acı ve keder- da anlarsınız. Gerçek bütün bunları anlamakta gizlidir ve gerçeği ancak hayatınızdaki bu saydığım şeylere hangi gözle bakacağınızı bilirseniz anlayabilirsiniz. Bu unsurlara da bir ideolojinin, sözcüklerden örülmüş bir perdenin, umutların ve korkuların arkasından bakamazsınız."
Kaybettiğimiz ruhlara, Tam 13 yıl oldu. Eğer Tanrı varsa ve canı sıkıldıkça dünyayı çeken uydusundan burayı izliyorsa, benim gibi kadınların kanallarına denk geldikçe kanalı değiştiriyordur. Bizi eski bir Türk filmi dramında bayağı buluyordur, yüksek zümre edebiyatını seven züppe yaratıcı. Ondan ölesiye nefret ediyorum,
Reklam
224 syf.
7/10 puan verdi
Kitap canan tan standartlarına göre gerçekten kötü olsa da okunabilir ve sürükleyici. Ama beni asıl şaşırtan şey kitabın arkasında da bahsedilen erkeklerin de acı çektiği, bunun pek dile getirilmediği ve bu kitapta bu ezilmiş acılı yaralı erkeklerin anlatıldığı temasıydı. erkeklerde acı çeker bu tabi ki doğaldır, hiç bir zaman erkeklerin tamamının canavar olduğunu düşünmedim ama kitaptaki karakterlerin çoğu ne kadar acı çekseler de kendi bencillikleri daha ön plandaydı herhalde. Adı 'bencil erkekler korosu' olsa daha yerinde olurmuş. hemen hemen hiç birine en ufak bir sempati besleyemedim. asıl üzücü olansa bu gibi karakterlerin gerçek hayatta da milyonlarca bulunuyor olması.
Issız Erkekler Korosu
Issız Erkekler KorosuCanan Tan · Altın Kitaplar · 20121,485 okunma
Allah'ın bana ihanet etmediğini fark etmiştim. Allah beni seviyordu. Çektiğim bütün o perişanlık, acı, döktüğüm sıcak yaşlar, iki şeyden birinin sonucuydu. Ya cezaya da sınav. Allah'ın ya ona olan inancımı sınavdan geçirmek ya da günahlarımdan ötürü cezalandırmak için beni kariyerimde hüsrana uğrattığını Zaamer aracılığla kalbimi kırdığını anladım. En sevgili kulu Hz. Muhammed'i (sav) daha ciddi şeylerle imtihan etmişti ama Peygamber Efendimizi sevmişti. O zaman beni de mutlaka seviyordu, değil mi? Yaratıcım olarak, onun beni sınava tabi tutma ve cezalandırmaya hakkı olduğunu kabul ediyorum. Bunu, ders alayım diye yapıyordu. İnancım güçlensin diye. Daha iyi bir insan olayım diye. Beni sevdiği için yapmıştı hepsini.
“Olaylar gönlümüze göre gidince, onları biz böyle yürütüyoruz sanırız. İnsanoğlunun mutluluk budalalığı işte… Ama olaylar bizim isteklerimize karşıt çıkınca, acı gerçek kafamıza dank eder…”
218 syf.
8/10 puan verdi
Eserin en ilginç yönü, anlattığı aşk değil, hayal dünyasında yaşayan, yalnız ve kendini sosyal hayattan soyutlamış gencin, bu aşk ile kaçırdıklarını fark etmesi, gerçek hayat-hayal dünyası karşılaştırması yaparak, bilinçli olarak tercih ettiği hayal dünyasının tahlilini yapmış olmasıdır. Bu tahlilde kahramanımız şunları der: “…şimdiye kadar
Beyaz Geceler
Beyaz GecelerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202074.7k okunma
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.