Kitabı ilk olarak Barış Özcan'ın YouTube Oku serisinde gördüm ve uzaya olan ilgimden dolayı okumak için sabırsızlandım ilk gördüğümde.
Bilinçli olarak okuduğum ilk bilim-kurgu kitabı diyebilirim. Bundan olsa gerek okumaya başladıktan sonra biraz fazla zaman aldı kitaba karşı ısınmam. Ayrıca, kitabın Goodreads okurları tarafından 2014 yılının en iyi bilim-kurgu kitabı seçilmiş olması içimde aşırı yüksek beklentiler oluşturmuştu.
Kitaba gelecek olursak, ilk dikkatimi çeken şey kitabın sansürsüz oluşuydu diyebilirim:) Vermek istenilen mesaj açık ve net bir şekilde verilmiş. Bilimin olduğu yerde hayatın olduğunu, umudun her zaman var olduğunu çok güzel bir şekilde aktarmış okurlarına. Bu da kitabın bana en çok beğenerek öğrendiğim bir katkısı oldu. Hayatımızın her yönünde olduğu gibi ölüm kalım mücadelesinde bile bizleri bilimin kurtardığını okuyoruz kitapta. Bu tarz kitapları okumaya başlayınca çoğu inandığı doğruları bile sorgulamaya, artık birer kanıtını aramaya başlıyor insan. Özellikle bir şeyler hakkında konuşmak isterken bilimsel kanıt, kaynak, açıklamalar son zamanlarda benim de en çok ihtiyaç duyarak aradığım şeylerden bir tanesi haline gelmiştir. Bu yaklaşımın doğru olduğunu bir daha kanıtlayarak bizleri kendine hayran bırakıyor kitap.
Hepimiz aslında kendi Mars gezegenlerimizde birer Marslı'yız ve keşfe çıkarken atacağımız her bir adım birer ilk olacaktır. Bu kişisel gezegenimizde keşfedilmeyi bekleyen o kadar çok şey var ki ömür boyu her gün yeni keşifler yapıyoruz. Keşif yaptıkça da kendi aslımıza bir adım daha yaklaşıyoruz.
Uzay meraklısı herkesin okumadan geçmemesini tavsiye ederim.