Evde uzun süredir olmasına rağmen yeni okudum kitabı ve neden bu kadar geç kaldığım konusunda kendime sinirlendim açıkçası. Bazı kitaplarda olur ya okumazsınız sanki izlersiniz. Öyle bir şeydi. Çok çok iyiydi. En başta zaten konusu çok ilgi çekici. Seneler önce işlenmiş bir travesti cinayetinin aydınlatılma süreci irdeleniyor. Yazarın dili çok sürükleyici. Kitabı elime aldım ve tek oturuşta bitirdim diyeyim, öyle bir şey. Kitapta çok fazla kişi var, dönüp de "acaba bu kimdi?" diye geçmiş sayfalara bakmak zorunda kaldım. -keşke not alsaydım diyorum şimdi-
Polisiye severlerin, sürükleyici roman arayanların okuması gereken bir kitap. Kısa olması sebebiyle hemen bitirilebiliyor zaten. Gerçi ne kadar bitti orası tartışılır. Üzerine düşünmeniz gerekiyor. Önerimdir efendim, okuyunuz.
“Gogol dedik çıktık yola
Don Kişot’la kurduk oba
Palto’suyla Burun’uyla
Sen ne büyük adamsın Gogol Amca”
Merih B.
“Burnumuzun ucunu görecek durumda değilken, burnumuzun dikine giderek, Rus edebiyatına burnumuzu sokalım dedik. 'Büyük Burnu', pardon
“Hiç bir şey!Kimse bir gün gözlerimi sevmeyecek,biliyorum.Kimse bir gün kimseyi sevmeyecek korkuyorum”dediğini duyar gibi oldu”Ah bir de neydi?”dedi Kadın içinden,”Gül kokuyorsun bir de,amansız,acımasız kokuyorsun.”
Basit bir hırs gün geliyor koca bir imparatorluğu bile yıkabiliyor. O yüzden bir cinayete ışık tutmak istiyorsan katilin cinayet işlemesine neden olan hırsı bulmaya çalış.
'İnternet'ten önceki tarih, İnternet'ten sonraki tarih! Artık tarihçi sırf güçlünün tarihini yazamayacak, yazsa bile İnternet'e erişen güçsüz o tarihe meydan okuyacak!
"Ben barışın muhabiriyim" dedi adam sırıtarak.
"İşsiz bir gazetecisin o zaman" dedi kadın.
"Buradaki insanların hiçbirinin umurunda değil ki zaten barış ya da savaş" dedi adam.