"Ben barışın muhabiriyim" dedi adam sırıtarak.
"İşsiz bir gazetecisin o zaman" dedi kadın.
"Buradaki insanların hiçbirinin umurunda değil ki zaten barış ya da savaş" dedi adam.
İnsanoğlu ne kadar nankör değil mi?
Demek bu alemde sır diye bir şey yok.
:D
"Senin pastırmalı kuru fasulye yiyeceğini bilseydim, ille de Boğaz'da bir yere gidelim demezdim, börekçiye falan giderdik."
"Ben insanların bu kadar hoşgörüsüz olabileceklerini hiç düşünmüyordum."
"Bizi kullanıyorlar; bu işi kendilerinden başkasının yapamayacağı havasını yaratıyorlar hep."
Kimse tutmaz tabi :D
Kiralamaya gelenlere kendisinin bir savcı olduğunu, kiracısını da istihbarat soruşturmasından geçireceğini söyleyince ev uzun süre boş kalmıştı.
Entellerden her türlü kötülük bekleyebilirsin.
"Şimdi Amerikan vatandaşlığına geçen iki Türk'ten biri CIA'ya çalışıyor. Bir de eskisi kadar çok solcu kalmadı. Şimdi hepsi barlarda hayatın tadını çıkarmakla meşguller."
Hiçbir şeyin eski tadı yoktu.
"Bir kadının bu dünyada başına gelebilecek en büyük felaket güzel bir kadın olarak doğmaktır."
"Bu pisliklerin kirletmediği ne var ki bu hayatta?"
İnternet'ten önceki tarih, İnternet'ten sonraki tarih! Artık tarihçi sırf güçlünün tarihini yazamayacak, yazsa bile internet'e erişen güçsüz o tarihe meydan okuyacak!
Şairlerden hoşlanmam, parasız pulsuz oluyorlar.
Gül kokuyorsun bir de amansız acımasız kokuyorsun.