Danii onu tamamen boşalttığı zaman, ilk defa birlikte olduk- ları gece yaptıkları gibi soluk soluğa, sırtüstü uzandılar. Bu sefer Murdoch artık uzanıp elini tutabiliyordu. Biraz önce geçirdikleri her anı hatırlamak Murdoch'un tekrar tahrik olmasına neden oldu. Üzerine doğru kalkınca Daniela'run gözleri kısıldı ve dudakları kıvrıldı.
Sayfa 317
Duygular insanın içinde kendiliğinden varolmaz. Onları Yaratıcı yaratır.
"Kedi aç galiba, miyavlıyor, dedim ve besledim." "Hayır Kırmızı. "Kedi aç demek bir düşüncedir. Benim sor- duğum senin içinde oluşan şey..." "Hımm, kedinin acıklı sesini duyunca içim buruldu. Evet, acıma diyebilirim. Evet, evet acıma hissi ona karşı hissettiğim buydu. "Hadi şimdi bunu da käğıda
Sayfa 298Kitabı okudu
Reklam
"Acı duymaya, vicdanınızın sızlamasına ve ahlaki kösnüllüğe olan tutkulu düşkünlüğünüzden dolayı evlendiniz siz. Asabi bir hamleyle sağduyuya meydan oku- ma son derece kışkırtıcı geldi size!"
Passion başını kaldırarak Mark'ın 12 hatlarını dikkatle inceledi. Ne görüyordu? Mark onun yüz Halesinde açlık ve ihtiras görüyordu. Açlık ve ihtirası başka bir by yumuşatıyordu. Mark bunun ne olduğunu bilmiyordu ama onm boş hayallere kapılmasını da istemiyordu. Mark onun clinin üzerindeki elini sıkarak avucunu bastırdı. Hurada bulunmamın
Sayfa 39
Üzerindeki giysiler, hem kendisini sıcak tutuyor, hem de yaşayış biçimine çok uyuyordu. Taşıdığı prangalara gelince... bunları hiç hissetmiyordu bile. Yoksa... usturayla kazınmış başından, üzerindeki mahküm üniformasından ma utanacaktı? Hem kimden utanacaktı, kimden? Sonya'dan mı? Sonya kendisinden korkup duruyordu, hiç utanılır mıydı ondan? Öyleyse? Ama o Sonya'dan bile utanıyor, utandığı için de kaba davranıyor, kızcağıza acı çektiriyordu. Usturalı başından, taşıdığı prangalardan hiç utandığı yoktu. Gururu onulmaz bir yara almıştı, bu yaraydı onu yere seren. Ah bir kendini suçlayabilse, nasıl, nasıl mutlu olurdu! O zaman dünyanın bütün utançlarına katlanabilirdi. Ama kendini son derece katı ölçütlerle yargıladığı halde, acımasız vicdanı, herkes için söz konusu olabilecek basit bir ıskalamadan başka, korkunç bir suç bulamadı geçmişinde. Özellikle utanç duyduğu şey, onun, Raskolnikov'un, kör talihin salakça bir hükmüyle, böylesine umutsuzca, böylesine sağır, böylesine budala, böylesine pisi pisine mahvolup gitmesi, eğer bir parçacık huzura kavuşmak istiyorsa, böylesine "saçma", "anlamsız" bir karara boyun eğmesi, onunla uzlaşması gerektiğiydi.
Sayfa 677 - Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Yârabbi, bütün güçlüklerimi gider/ Kalbimin aynasındaki pası sil / Bana acı! Bana lutuf ve kereminle merhamet eyle/ Bana eşyanın hakikatini olduğu gibi göster!"
Reklam
Çünkü nûrânî âlemlere giden yol kabirden geçer ve en büyük saâdetler büyük ve acı felaketlerin neticesidir. Mesela Hazret-i Yûsuf, Mısır 'azîzliği gibi bir saâdete ancak kardeşleri tarafından atıldığı kuyu ve Zeliha'nın iftirası üzerine konulduğu hapis yoluyla nail olmuştur. Ve kezâ rahm-ı måderden dünyaya gelen çocuk, ma'hûd tünelde çektiği sıkıcı, ezici zahmet neticesinde dünya saâdetine nail oluyor.
Yahudilerin 7. Protokolü şöyle der:
"Politikada başarı, yapılan işlerin gizliliğinde saklıdır." Yani kandırma ve aldatma politikada geçerlidir. Ne kadar acı ama doğru bir söz! Gerçekleri ve doğruyu bilebilsek yanlışla­ rımızı düzeltebiliriz ancak bizi kandırdıkları sürece bunu yap­ ma şansımız çok az. Yahudiler gazeteleri, dergileri ve bankaları kontrol ettiklerini kabul etmezler. Her zaman firma isimlerinin ve paravan sermayedar isimlerinin arkasına saklanırlar. Doğru söylendiğinde ise hemen bunu yalanlarlar.
Bir doygunluk duygusu diye tanımlanan haz doğanın işleme­ si için gerekli bir öğedir. Aksi takdirde, insan bedeni ve öteki can­lılar hayatta kalmalarını sağlayan gereksinimleri doyuran hiçbir uyan alamazlar. Bu hayatta kalma çabası -bizim bilmediğimiz bir nedenle- doğanın tek amacı olarak kazınmış, işlenmiştir her şe­yin içine. Doygunluk ya da onun habercisi olan şeyler bir iyilik, acı ya da acı korkusuysa, bir uyarı olarak çıkar karşımıza. Her iki­si de gereklidir. Aralanndaki aynmsa, karşıt uçlar olarak alındı­ğında, hazzın işlevsel amacım sürekli bir aşma, kaynağını sapta­ ma eğiliminde olmasıdır.
Bir zamanlar Basra vilayetinin halkı İbrahim-i Edhem hazretlerine müracaat ederek dualarının kabul olunmadığından şikayet etmişler. "Halbuki Cenâb-ı Hakk'ın duaların kabul olunacağına dair sözü vardır." demişler. İbrahim-i Edhem hazretleri cevaben şöyle buyurmuşlar: "On şeyden dolayı sizin kalpleriniz ölmüştür. Tabiatiyle
Sayfa 46 - Server yayınları (1.cilt)Kitabı okuyor
Reklam
Fakat yol esnasında ölüm, kabir gibi görünen meşakkatler netice itibarıyla saadetlerdir. Çünkü nurani âlemlere giden yol kabirden geçer ve en büyük saadetler büyük ve acı felaketlerin neticesidir. Mesela Hazret-i Yusuf, Mısır azizliği gibi bir saadete ancak kardeşleri tarafından atıldığı kuyu ve Zeliha'nın iftirası üzerine konulduğu hapis yoluyla nâil olmuştur. Ve keza rahm-ı maderden dünyaya gelen çocuk, ma'hud tünelde çektiği sıkıcı, ezici zahmet neticesinde dünya saadetine nâil oluyor.
Daha önce de söylediğim gibi, "sevgilerine" bağım­lı olduğumuz insanların isteklerine taviz vermeyi çok küçük yaşlarda öğrendik. Üzerinde fazla kafa dahi yormadan, özgürlüğü itaatsizlikle eş tutmayı öğrendik. Bunun sonucu olarak, sözünü ettiğim oturumun da gösterdiği gibi, özgürlüğü korku ve endişe duygularıy­ la beraber hissetmekteyiz. Proust'un gözlediği, insanın acısının kendisine acı veren tarafından dindirilmesine duyduğu ihtiyacın daha derin nedenleri burada yatı­ yor olmalı. Anne ve baba, çocuğun canlılığını ve yaşa­ ma şevkini rahatsız edici ve hatta tehlikeli olarak algı­ larsa, çocuk çok geçmeden huzursuzluk ve korkuyla dolacaktır
İnsanlar genellikle acıdan kaçmak için intihar eder. Ancak acı yok olmaz. Sadece arkalarında bıraktıkları akrabalarına geçer.
Sayfa 385Kitabı okudu
Etkin bir yaşam insanın üretken çalışmanın değerlerini fark etmesini sağlarken, daha pasif bir yaşam sürmek güzellik, sanat ve doğayı deneyimlemenin tatminini sunabilir ancak hayatta yaratımdan da, zevkten de yoksun olan ve yüksek ahlaktan başka bir şeyin bulunmadığı bir yaşamda da amaç vardır. Adını koymak gerekirse bu, insanın dışsal güçler tarafından zaptedilmiş varoluşuna yönelik tutumudur. Yaratıcı bir yaşam ve zevkler onun elinden alınmıştır ma anlamlı olanlar, sadece yaratıcılık ve zevk değildir. Yaşamda gerçekten bir anlam varsa, o halde istirapta da bir anlam olmalıdır. Istirap, kader ve ölüm gibi yaşamın alaşağı edilemez bir parçasıdır. Istırap ve ölüm olmadan insan yaşamı tam olmaz. İnsanın kaderini ve barındırdığı tüm ıstırabı kabul etme biçimi, kendi çarmıhını yüklenmesi ona en zorlu koşullarda bile yaşamına derin bir anlam katma olanağı sunar. Cesur, onurlu ve bencillikten uzak duran biri olabilir. Kendini ko-rumak için verdiği acı savaşta insan onurunu unutabilir ve bir hayvandan farksız bir hale gelebilir.
399 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.