Sabahattin abinin bu kitabının popüler olduğu zamanlarda, yani yanında kahve ile çekilmiş fotoğrafların bol bol like aldığı günlerde soyadımı taşıyan bir iş yerinde esnek çalışma saatlerine fazlasıyla uygun olarak hamallık yapıyordum diyebilirim. İşte o günlerde aldığım bu kitap belki 4 yıldır kitaplıkta duruyordu, bir çoğumuzun şikayet ettiği gibi popüler olan şeylerden yavaş yavaş soğumaya başlamıştım. Araya onlarca kitap, bir sürü bok püsür girmişti, artık şehirden bunalınca sırt çantamızı alıp gidemiyorduk başka şehirlere, şehri bırak bakkala gitmek bile bir uğraş gerektiriyordu. otogarlara yabancı, karton bardakta içilen kahvelere daha yakındık. Değişmeyen tek şey mağlubiyetimizdi. İşte o günler devam ederken artık zamanı geldi dedim Sabahattin abi, kitabı alıp yasak olmasına rağmen arka odasında hala soğuk biralar içtiğimiz kitapçıya gelmiştim. "Günler sarmal bir yay gibiydi" böyle bir kitabı keşke 5 yıl daha okumasaydım dedim kendi kendime, güzel şeyleri erken tüketmeyi sevmeyen ben, sakızlı muhallebiyi çay kaşığıyla yemeye hala devam ediyordum . Sabahattin abi o tablonun önünde şaşkınlıkla dururken, biz önünde o heyecanla durduğumuz her şeyimizi çoktan kaybetmiştik. Bu incelemenin kitapla ilgili olmadığının farkındayım fakat kimin umurunda?