+18 Stolas gelmiş oldukları yere bakarken ürkmüş ve baykuş tüyleri kabarmıştı. 'Şey  burası neresi?' 'İçeri geç sana göstereceğim bir şey var.' 'Burası baya karanlık ve...' (X)  Stolas'ın beline elini koyarak içeriye sokmuştu. İçeriye doğru ilerledikçe karanlık Stolası daha da fazla ürkütüyor ve kaçmak istemesine
Bazı yaralarla yaşamayı öyrenir insan,bazı yaralar o kadar sizdendir ki, ona o kadar alışırsınız ki,artık bütümleşmişsinizdir...
Reklam
"Dünyadır; bir kapı eşiğinde saatlerce oturtur, bir mezar başında ağlatır, yalnızlaştırır, yaralar... Ama insanlar gibi acıların da ömrü vardır; hiçbir acı seninle mezara gelmez ama gösterdiğin sabır ve teslimiyet ölümden sonrasında da seninle beraber bir mükâfat, bir kazanç olarak kalır. "
Sevenler birbirlerine yara izlerini gösterirler. ilk önce bunu yaparlar. 'Sana ruhumu açmadan önce bil ki incinebilirim' demek için. Çünkü en çok sevdiklerin yaralar seni. Bu yüzden yaralarımızı sevdiklerimize gösteririz bak benim yaram bu, buradan incinebilirim beni en çok sen yaralarsın yapma deriz. İnanırız sonra sözlere.. Gariptir ki yaralarımızı gösterdiklerimiz bizi nereden yaralayacaklarını iyi bildikleri halde tam da orayı hedef alırlar.
hani bitmek bilmeyen bir umut kırıntısı olur ya içinde insanın... hani hem yalnızca minik bir kırıntı sadece, o kadar ufak o kadar küçük ki... ona tutunmaya çalışmak çok zor ama onu kaybetmek, artık ellerinizi kanatmaya ve yaralar açmaya başlayan zorluklarla çektiğiniz o ipi bırakmak, belki de hepsinden daha zor. çünkü asıl acı elinizdeki ip sizden kopup gittikten sonra, bakışlarınızın avuç içlerinize çevrilmesi ile başlıyor. hem derin bir yara kalıyor geriye hem de kaybettiklerinizle yüzleşmek.
Biraz yaşayacaktım, biraz gülecektim sonra herkes gibi bırakıp gidecektim bu dünyayı. Neden bu kadar derin yaralar açıldı ki ruhumda, neden bu kadar acı birikti kalbimde..?
Reklam
Boş verince yüreğin çapı genişliyor manzarası değişiyordu.Okyanusa bakan bir çift gözün gördüğü uçsuz bucaksız bir alan beliriyordu ufukta.Talibi çok oluyordu sığ suların. Derinliğe dalmadan boyunu aşmadan geçip gitmek istiyorlardı.Bulutlar kuşların konuşma balonu olup yazıyordu türlü hikayeleri.Kırk yerinden kırılınca insan kırk birinci yerinden
Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar. Kimseye anlatılmaz bu dertler. Çünkü henüz çaresi de, devası da yok bu dertlerin. Düşündüm, herkesin gökyüzünde bir yıldızı varsa, benim yıldızım uzak, karanlık, anlamsız olmalı. Belki de hiç yıldızım olmadı. İçimde müphem bir arzu: Bir deprem olsa da, bir
Vuslatın tatlılığını aklına getir ki, mücadelenin acılığı gitsin..
Arifler meclîsine varınca sordum; - Neden bâzen basit olduğunu zannettiğimiz bir günaha düşünce, hayatımızı tamamen değiştirir?.. « Her günah bir yaradır.. Ve nice yaralar vardır ki, kişiyi ölüme götürür.. Eğer kalbe dünyanın dertlerini ve ağırlıklarını yüklersen ve kalbinin gücü ve hayatı olan zikrinde ve ibâdetinde ihmâlkâr davranırsan, aynı
Her yara kapanır, her acı unutulur da, Ömrünü uğruna adadıkların var ya; İşte onların ne açtığı yaralar kapanır, Ne verdiği acılar....
Reklam
Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar. Kimseye anlatılmaz bu dertler. Çünkü henüz çaresi de, devası da yok bu dertlerin. Düşündüm, herkesin gökyüzünde bir yıldızı varsa, benim yıldızım uzak, karanlık, anlamsız olmalı. Belki de hiç yıldızım olmadı. İçimde müphem bir arzu: Bir deprem olsa da, bir yıldırım düşse de, sakin pırıl pırıl bir dünyaya yeniden doğsam? Azap çeken bir ruh gibi bekliyor, kolluyor, arıyordum, lakin boşuna! Dünya,ıssız yaslı bir ev gibi görünüyordu gözüme ve ben bağrımda bir acı duyuyordum. Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi; onlar için kurulmuştu bu dünya. Gönlümde düğümlenen bir şeydi bu ıstırap, bu kederli hal; kasırgadan az önceki havayı andırıyordu. Hissettim ki benim düşüncelerim de dayanıksız bir avuç kor gibidir, kül olmuştur, bir üflemeye bakar. Birbirine ters düşen öyle çok şey gördüm, birbiriyle çelişen öyle çok şey duydum ki! Artık hiçbir şeye inanmıyorum. Bazı kimselerin ölümle savaşı daha yirmisinde başlar; birçokları da yağı bitmiş lambalar gibi, sessiz yavaş, ecelleriyle sönerler. Yalnız ölüm yalan söylemez! Ölümün varlığı bütün vehim ve hayalleri yok eder. Bizler ölümün çocuklarıyız, hayatın aldatmacalarından bizi o kurtarır. Kimse göründüğü kadar dayanıklı değildir. Sadece görünmeyen yangınlar, duyulmayan fırtınalar, gizlice çürüyen ruhlar vardır. Nedir günler, nedir aylar? Benim için önemi yok. Mezarda olan için zaman, anlamını kaybeder.
1.347 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.