Yalnızca görünüş açısından değil, her yönden değersiz ve yoksul biri olduğumu kabul ediyorum. Öyle alıcı erdemlerim falan yok. Bunu açıklamak bana hiç de zor gelmiyor.
Oyuncak Asker Kaçağı!..
“Oğlan çocuklarını bebekliklerinden başlayarak oyuncak silahlarla oynatmaya teşvik etmek ve bunu da doğalarındaki saldırganlıkla açıklamak ciddi ve uzun bir siyasi yatırımın parçasıdır: Çünkü daha küçükken silahları sevdirdiğiniz oğulları, büyüyünce ganimet, petrol, güç, iktidar ve para için ama vatan, millet, din veya namus adıyla savaşa yollamak çok daha kolaylaşmaktadır. Daima hayran oldukları bütün çocukları, her çeşitinden oyuncaklarıyla oynadıkları, varsa avcı baba veya dayılarından gördükleri ama aslını bireysel olarak elde etmenin zor olduğunu (olması gereken) silahları ellerine tutuşturup, rüyalarını bir anlamda gerçekleştirdikten sonra onları öldürmeye yollamak bir hipnozdur ve tarih boyunca daima işe yaramıştır.”
Sayfa 73 - Buket Uzuner’den alıntıKitabı okudu
Reklam
İdealizm, tarih boyunca eğer dinin yanı başında var olabilmiş, din tarafından hoşgörüyle karşılanmış ve onanmışsa bu aslında idealizmin dinden doğmasından ve dinden türemesindendir. Lenin, bu konuda öğrenmemiz gereken bir formül yazmıştır: ''İdealizm, dinin arıtılmış ve inceltilmiş bir biçiminden başka bir şey değildir.'' Bu ne demektir? Bu, idealizm kendi anlayışlarını dinden çok daha esnek bir biçimde sunabilir demektir. Evrenin karanlıklar üstünde yüzmekte olan bir ruh tarafından yaratılmış olduğunu, tanrının maddesiz olduğunu iddia etmek, sonra birdenbire dinin yaptığı gibi tanrının (kelam ile) konuştuğunu ve tanrının bir oğlu olduğunu (İsa) açıklamak, bunlar kabaca sunulmuş bir dizi fikirlerdir. İdealizm, dünyanın ancak bizim düşüncemizde, bizim ruhumuzda var olduğunu iddia etmekle, kendini daha üstü kapalı bir biçimde sunar. Aslında biz biliyoruz ki bu da öz olarak aynı anlama gelir ama biçim olarak daha az kaba ve daha incedir. Bunun için idealizm, dinin inceltilmiş biçimidir.
Sayfa 108Kitabı okudu
"İnsanlar 'sanrı' deyince bunun açıklamak istedikleri her şeyi açıklayacağını ve sonunda anlamadıkları ne varsa her şeyin böylece ortadan kalkacağını düşünüyorlar. Sanrı sadece bir kelime ve hiç bir şeyi açıklamıyor." Frenchurch
O kadar çok insandan bir tek kendisi kalmıştı ve yaşlılar ise yaşlandıkça aptallaşırlardı. Bu aptallık kimi zaman iyilik, kimi zaman da gurur biçiminde ortaya çıkardı. Eski sırları açıklamak ihtiyacı...
Sayfa 323 - Altın KitaplarKitabı okudu
“Aklın belirişi insanın içinde kendini yeni çözümler için bitmez tükenmez bir biçimde çabalamaya zorlayan bir ikiye bölünme yarattı. İnsan tarihinin devimselciliği, insanın gelişip bu sayede kendini soydaşlarıyla birlikte evinde hissedebileceği kendine ait bir dünya yaratmasına neden olan aklın varlığının doğasında var. Vardığı her aşama insanı hoşnutsuz ve kafası karışmış bırakıyor, bu zihin karışıklığı da onu yeni çözümler aramaya itiyor. İnsanın içinde doğuştan getirdiği bir “gelişme güdüsü” yoktur; onun yola koyulmasına neden olan varoluşundaki çelişkidir. İnsan, cenneti –doğayla bütünlüğü– yitirince amaçsızca dolaşıp duran sonsuz bir gezgin (Odysseus, Oedipus, Abraham, Faust) oldu; ilerlemeye ve bitmez tükenmez bir çabayla bilgisindeki boşlukları yanıtlarla doldurarak bilinmeyeni bilinen yapmaya sürüklendi. İnsan kendine kendini ve varlığının anlamını açıklamak zorundadır. O, ‘eksiksizlik’ için; insanı doğadan, soydaşlarından, kendinden ayrı düşüren laneti kaldırabilecek başka bir tür uyum için duyduğu şiddetli arzudan azap duyar ve bu içsel ayrılığı alt etmeye iteklenir”.”
Reklam
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.