Yüreğim seni çok sevdi'nin Murat'ı hatırına başlamıştım en başta . Ama okudukça okudum . farklı kişiler farklı hikayeler farklı acılar . Tek bir mekan tek bir eğlence . Tek acı aşk değil bunu da anladığım bir kitap . Okudum ve pişman değilim kim ne derse desin . Bu kitap beni acılarımdan utandıran tek kitap .
Her türlü durumda kadınların acı çekmek için erkeklerden daha çok sebebi vardır ve onlardan daha çok üzülürler. Erkekler kuvvetlidirler ve güçlerini sürekli geliştirirler; etkendirler, gelip giderler, meşguldürler, düşünürler ve geleceğe sarılıp tesellilerini orada bulurlar. Charles da böyle yapıyordu. Ama kadın olduğu yerde durur, hiçbir şeyin dağıtamadığı acılarıyla baş başa kalır, erkeğin açtığı uçurumun en dibine kadar iner, derinliğini ölçer ve uçurumu gözyaşları ve sözlerle doldurur. Eugénie de böyle yapıyordu. Alınyazısını öğrenmeye başlıyordu. Hissetmek, sevmek, acı çekmek, kendini feda etmek her zaman kadınların hayatının teması olacaktır. Eugénie de her şeyiyle bir kadındı, onu teselli eden şey dışında. Mutluluk anları, Bossuet'nin muhteşem deyimiyle, duvara serpiştirilmiş çiviler gibi, toplasan bir avuç etmezlerdi. Acılar insanı bekletmezler, Eugénie'ninkiler de yakında geleceklerdi.
Eugenie GrandetHonore de Balzac · Can Yayınları · 20173,023 okunma
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı
Yasaların yargısı doğru mudur
Ya da yanlış mıdır bunu bilemem;
Bildiğim tek şey bu hapishanede
Demir gibi sağlamdır tüm duvarlar,
Bir yıl kadar uzundur her geçen gün
Yıl bitmek bilmez, uzadıkça uzar.
Kabil'in Habil'i öldürdüğü
Günden beri hiç dinmedi acılar
Çünkü insanların insanlar için
Koymuş olduğu bütün yasalar
Tıpkı
Yalnızlık koleksiyoncusuyum ben. Ama hiç yalnız kalmadım, yalnızlık oldum hep. Beni hiç yalnız bırakmadı yalnızlıklarım. Çok terk ettim onları. Ama dönüp dolaşıp yine onları seçtim. Aslına bakarsan ne kazandığım yalnızlığa seviniyorum ne de kaybettiğim kalabalığa üzülüyorum. Tek başınayım ama hâlâ ayaktayım. Bir tek içimde sakladığım acılar, alnımdaki çizgilerden kendini ele veriyor o kadar. Acıyı çözdüm mesela. Onunla ayakta durabilmeyi...
Acılardan kaçılmaz, biliyorum ama nasıl en az zararla çıkılır öğreniyor işte insan. Hayatın benden çaldıklarını hayattan çalıyorum şimdi. Acıya katlanmayı öğrendim de işte yine de bitmiyor içimin sızısı...
KARANLIK SOKAKLARIN İSYANKAR DELİKANLISIYIM
KINAMAYIN KIZMAYIN İSYANIMA,NAPAYIM SEVDALIYIM
ACILAR YAKAMI BIRAKMAZ MUTLULUK YANIMA YAKLAŞMAZ
GÜNDEN GÜNE ERİYİP GİDİYORUM UMRUNDAMI DÜNYA
SADECE İZLE YOKOLUŞUMU SEVMEYE ÇALIŞMA!
GURUR DUY BİRAZ KADERE DİRENİŞİME VE SANA OLAN BU SEVGİME
İSYANKAR Bİ BERDUŞUM BU AŞKIN YOLUNDA
İSYANIM KENDİME SANA VE BU AŞKINA
ELİNİ TUTSAM ALIŞKIN DEĞİLİM BIRAK DİYORSUN
AYIPSA AYIP UTANMAM İŞTE YAZIYORUM
SONRADA ANASI TİPLİ PİÇLERİN İÇİNE DÜŞÜYORSUN GÖRÜYORUM
İSYANKARIM BELKİ AMA DUYGUSALIM BİRAZDA
SENİ DÜŞÜNÜP DÜŞÜNÜP AĞLARIM ARADA SIRADA
KAPILMIŞIZ İŞTE KURT KAPANINA KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA
UYARANLARA KULAK ASMADIM DÜŞTÜM AŞKIN YOLUNA
EĞER ÖLÜR GİDERSEM BU YOLDA SEN HİÇ KAFANI YORMA
BENDEN KURTULAMAYACAKSIN CEHENNEMDE KALCAZ ZEBANİLER ARASINDA
BEN İSYANKAR SENDE GÜNAHKAR OLUNCA!....
(yazar MIZARLI TİLKİ)
Ya ortasındasındır Aşk'ın merkezinde; ya da dışındasındır, hasretinde..
Ella Rubinstein (40) Amerikalı bir ev kadınıdır. Tipik burjuva değerlerinin hâkim olduğu oldukça varlıklı bir ailesi, düzenli ve görünüşte "sorunsuz" bir evliliği vardır. Üç çocuğunu da büyüttükten sonra bir yayınevinde editör-asistanı olarak iş bulur; görevi A. Z. Zahara adlı tanınmamış bir yazarın tasavvuf felsefesini konu alan tarihi romanını değerlendirmektir.
Ancak hayatının kritik bir döneminde eline aldığı bu kitap, hiç beklemediği bir şekilde Ella'yı derinden sarsacak, dünyevi aşkı keşfetmek adına zorlu ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmasına neden olacaktır.
Hayatlarımızın durgun gölünü dalgalandıran taş misali, yüzleşmek zorunda olduğumuz sıkıntılar, acılar... ve aşkın peşinde katetmek zorunda olduğumuz zorlu yollar, ödediğimiz bedeller...
Aşk... kitap içinde bir kitap, hayatın anlamı peşinde bir aşk macerası...
Aşk... Elif Şafak'tan arayışa, gerçeğe ve keşfetmeye dair bir roman.
(Tanıtım Bülteninden)