Ben acılar denizinde boğulmuşum
İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni
Duyarım yosunların benim için ağladıklarını
Ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime
Gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını
Bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle
Bütün gemiler söndürmüş ışıklarını
Ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma
Sularım tuzlu, sularım zehir zemberek
Baksana;herkes içime dökmüş artıklarını
Bu karanlık bitse artık, bir ay doğsa
Bir deli rüzgar çıksa; alıp götürse
Yılların içimde bıraktıklarını...
Yarabbi , adaletin bu mu
Kuş uçar , yılan sürünür
Düşünmek istemem fâni olduğumu
Verdiğin nimetlere şükür
Yarabbi , adaletin bu mu
Yaşayan yaşar , ölen toprağa gömülür
Ve hayat sadece bir arzu mu
Bizi korkutan ölüm müdür
HATIRLA
Ne çabuk geçti şu üç beş gün İki yataklı bir han odasında Halden bilir insanlar arasında
Suyunu içip sokağında yürüdüğün
Bu şehir yine bildiğin gibi
Alabildiğine sefalet ve biraz sevgi
Gidişine benden başka ağlayan olmadı Bu binlerce, on binlerce kişiden Kalanı ağlatır mı böyle her giden
Islıkla çaldığımız şarkıları Sabahı ettiğimiz geceyi unutmadım Bir günlük neşemle, üç günlük yatağım
Sayılı günler çabuk geçti, neyleyim Hatıraların bizde kaldığına şükür Onlar ki bizimle uyur, bizimle yürür
Ben artık o bildiğin adam değilim Dün bir kilo rakıya «bana mısın>> demezken Şimdi sarhoşluğum erken başlıyor, erken
Kimler aldı kahvedeki yerimizi
Han odasında şimdi kimler yatıyor Sokaklar camekânlar seni hatırlatıyor
Bir daha görmek kısmet değilse birbirimizi
Çaresiz mahşer gününü bekle sabırla Beni de Istediğin zaman hatırla.
Ben ki Acılar Denizi'nden geçmiş, Sabır Yolu'nu aşmış, Sevda Tepesi'ne tırmanmıştım. Geriye gidebileceğim tek bir yer kalmıştı. Ellerini tutan ellerim usulca gevşedi. Gözlerimi kapatıp kendimi Aşk Uçurumu'ndan aşağı bıraktım.