“Beni iyi dinle, küçük. Burada bir toplama kampında olduğunu unutma. Burada herkes kendisi için savaşmalı ve diğerlerini düşünmemelidir. Öz babanı bile.”
Yazarımız Ellie Wiesel ve babasının toplama kamplarında yaşadıklarını okuyoruz. Yazarımız kampa gönderildiğinde henüz 15 yaşında ve kitabı delirmemek için belki de tam tersi delirmek için yazdım diyor. Okurken bunların gerçekten yaşanmış olduğunu bilmek bana açlığı, soğuğu, acıları, işkenceyi , nefesim kesilerek yaşıyormuşçasına hissettirdi.
İnsanlar kendilerini öyle teslim etmişler ki çaresizliğe, kaçmak akıllarına gelmiyor ve kaderlerine teslim oluyorlar. Orada yaşayan insanların tek düşündükleri bir zaman sonra sadece bir parça ekmek biraz su oluyor ki bazısı Tanrıyı bile ruhlarında öldürüyor…
Okurken keyif aldım demek yanlış olur belki ancak okuması kolay, akıcı, anlaşılır, merak uyandıran rahat okunan bir kitaptı.
Bir dip not daha düşeyim… yazarımızın toplama kampının koğuşunda çekilmiş bir fotoğrafı var, zamanınız varsa Google’dan bi fotoğrafı bulup bakın lütfen.
Nazilerle ilgili pek çok film izlediğim konuya fazlaca hakim olduğum için çok tanıdık gelen şeyleri okuyordum ama bu etkilenmeme engel olmadı puanım 8 …
Keyifli okumalar.