” Benim mutluluğa hakkım yok bayım, ben bir sefilim! Benim kaderim, kara harflerle alnıma yazılı… ”
Sefalet.. Bir kelimenin bu kadar yükü taşıdığı henüz görülmemiştir şu içler acısı dünyada. Ve Jean Valjean, daha önce hiçbir roman karakteri bu kadar erdemli bir hırsız olmadı şu kokuşmuş dünyada…
Ve sefaleti, uzaklardaki kızına para göndermek
Kitap 1970-1980 arasında Irak'ta yaşayan bir Kürt çocuğunun gözünden yaşananları anlatıyor. Ama bu cümleme bakıp sürekli acıların anlatıldığını sanmayın. Esasında anlatılanlar güzel şeyler değil fakat bir çocuğun gözünden okuyunca biraz yumuşuyor sanki. Henüz ne olup bittiğini tam olarak anlayamayan bir çocuktan dinliyoruz aslında yaşanılanları bu yüzden sürgünlerin, acıların yanında hep bir yaşama sevinci, hep bir umut da var. Yer yer göz doldurdu, yer yer gülümsetti, yer yer ürpertti. Bu kitabın yeri bende ayrı olacak. Daha fazla anlatmak istemiyorum direkt sizlere öneriyorum. Buyrun siz de okuyun :)
Rus edebiyatının talihsiz bir dehâsı: Puşkin
Ey güzel ülke! Uzak ülke.
Ey bilmediğim ülke!
Ne kendi isteğimle geldim sana,
Ne de soylu bir atın sırtındl
Beni bu yiğit delikanlıyı,
Gençliğin ateşi sürükledi sana.
Bir de başımdaki şarap dumanları..
Ataol Behramoğlu'nun çevirdiği, Nadir Göktürk'ün bestelediği Tanju Duru'lu, Emin İgüs'lü ‘’Ezginin
Herşeyden önce kitap ile ilgili söylemek istediğim bunun gerçek bir yaşam öyküsü olduğu. Ingrid von Oelhafen olayların başkahramanı ve Tim Tate ile birlikte kaleme aldıkları bu kitapta II. Dünya Savaşının en bilinmeyen ve en çok saklanan yönünü anlatmışlar; Lebensborn projesini. II. Dünya Savaşı ile ilgili bolca kitap okumam ve araştırma yapmama