Başucuma diz çöktü ve gözlerimin içine baktı. Ben de onunkilere baktım, ama gözleri bana hiçbir şey söylemiyordu. Garip bir şeffaflığa bürünmüşlerdi, sanki başka dünyaya açılan pencereler gibiydiler, ama derinlerine ne kadar bakarsam bakayım, hiçbir şey göremedim. Yüzlerimiz birbirinden ancak otuz santim uzaktaydı, ama aramızda sanki ışık yılları bulunuyordu.