İtibardan tasarruf olmazdı :)
Açılış töreninde devlet erkânı hemen hemen tamamen hazırdı. Devlet erkânına ziyafetler verilmişti.
Sovyet Edebiyatı Üzerine +9
Açılış töreni sırasında İvan kalabalı ğın arasına çıkar ve Sovyet dünyasına seslenen en etkili,en duygulandırıcı sövgüyü sarfeder. Hiç kuşku yok ki İvan bir sarhoş ve kaçıştır.Oleşa bu karakterde,artık devrini tamamlamış olarak düşündü ğü tutkulu bir dünyaya karşı özlemini fazlasıyla ifade eder. Oleşa’nı bu romanı,Sovyet yazarının yergi ve reddetme özgürlüğünün de ölçüsünü vermektedir aynı zamanda Eser,dergilerde ateşli tartışmalara konu oldu.Hiçbir sansür engeliyle karşılaşmadı.
Sayfa 42 - ebyKitabı okuyacak
Reklam
Ellsworth Toohey, modern Mimari'ye destek çıkmıştı. Geçen on yıl içinde, yeni evlerin çoğu hep tarihsel binaların kopyası olarak yapılıp dururken, Henry Cameron'un ilkeleri de, ticari binalarda, iş hanlarında, fabrikalarda, gökdelenlerde değerlenmişti. Solgun, çarpık bir zaferdi bu aslında. İsteksiz bir ödündü. Sütunlarla alınlıkları çıkarıp atmaya, birkaç duvarın boş kalmasına izin vermeye, biçim için özür diler gibi bir tavırla (rastlantı sonucu güzel), olayı basitleştirilmiş Grek Volütleriyle bitirmeye razı olmaktı. Cameron'un Formları'nı çok kişi çalmış, ama düşüncelerini pek azı anlayabilmişti. Cameron'un ilkeleri arasında bina sahiplerinin anlayabildiği bir tane varsa, o da mali ekonomiydi. Cameron da o ölçüde kazanmaktaydı. Avrupa ülkelerinde, özellikle de Almanya'da, çoktan beri yeni bir mimari ekolü belirmişti. Dört duvar yapıp üzerine yassı bir çatı koymaktan, az sayıda açılış yeri bırakmaktan oluşuyordu. Buna Yeni Mimari denmekteydi. Cameron'un uğruna savaş verdiği o amaç, yani rasgele konmuş kurallardan kurtulma savaşı, oralarda kazanılmış, ama bu sefer yeni gelen özgürlük de yaratıcı mimarın üstüne yeni ve büyük bir sorumluluk daha yüklemişti. Çünkü artık tüm çabalardan kurtulmaya gelmişti sıra. Tarihsel üslupları inceleme çabasından bile. Derken akım ilerleyince, yepyeni bir dizi katı kural daha oluştu. Bilinçli yetersizlik disiplini, yaratıcılık yoksulluğu artık bir sistem haline gelmişti. Sıradanlık övünülerek itiraf edilmekteydi.
Bir bilim kitabı için muhteşem bir açılış paragrafı
Elizabeth Shaw dertli. Yönetmen Ridley Scott onu büyük, vahşi, kalamarımsı bir yaratığa gebe bırakmış. Prometheus adlı uzay gemisinde kan kaybından ölmeden bu davetsiz misafirden kurtulmanın bir yolunu bulmalı. Sürünerek fütürist bir ameliyat kapsülüne varıyor ve bilgisayardan sezaryen yapmasını istiyor. Bilgisayar "Hata" diyor, "bu medikal kapsül yalnızca erkek hastalara uygundur." Arkamda oturan bir kadın, "Saçmalık" diyor. "Kim böyle bir şey yapar?" Ardından lazerlerle, zımbalarla ve kımıl kımıl kıvranan kollarla dolu, dehşet verici bir sahne geliyor. 2012 yılında New York'ta karanlık bir sinema salonunda Yaratık'ın devam filmini izlerken düşünmeden edemiyorum: Evet, kim böyle bir şey yapar? Kim uzaya trilyonlarca dolarlık bir sefer düzenler de ekipmanların kadınlarda da çalıştığından emin olmayı unutur?
Bir gün Şeytanın Ortakları, dünya çapında konvansiyonel bir toplantı için tüm dostlarını çağırmış. Açılış konuşmasında demişler ki: "Asırlardır ordularımızla defalarca savaşlar yaptık. Ancak onları bir türlü dinlerinden uzaklaştıramadık. Müslümanların Camilere gitmesini engelleyemiyoruz. Kur'an okumalarını ve gerçekleri öğrenmelerini de
Erdoğan ve Haberal, hastane açılış törenini, protokolde kendilerine ay-rılan yerde "el ele” izledi. Erdoğan sık sık Haberal'ın kulağına eğilerek bir şeyler anlattı. Daha sonra kürsüye çıkan Erdoğan, "Ihsan Doğramacı ba-na, 'Bu Haberal'a sahip çıkın' dedi. Biz görevde olduğumuz sürece Habe-ral'a sahip çıkacağız. Bu ülkede taş üstüne taş koyanı başımızın üstünde taşırız. Derdimiz üzüm yemek, bağcıyla işimiz yok" dedi.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.