Kahredilen kadınların, kız çocuklarının , kiminin kendi tercihiyle kiminin hayatında tesadüfleriyle, zorbalıkla, zorlukla sürüklendiği acı dolu yollar. Sonunu bilemeden yapılan seçimler , gözünüzü iki saniye kapatıp bir şeylere katlanmaya hazırlandığınızda düşündüğünüzden çok daha beterleriyle karşılaştıran bütün hazırlığınızı yıkan yok eden o eziyetler. Annelik... Bir kadının çocukluktan acımasızca alınıp zamansız kadınlaştırılması, anneliğin dayatılması, daha sonra o anneliğini yapmasına bile izin verilmemesi. Var olup varlığını kanıtlayamadan yokluğa sürüklenen, kemerlerle dövülen, dişleri ağızlarında parçalanan, din adı altında her türlü işkenceye maruz kalan o kadınlar ... Neydi ki tüm bunların anlamı ? Çocuk olmak, sevgili olmak, kadın olmak , anne olmak... Neydi ki tüm bunlar. Sadece insanların (erkeklerin) izin verdiği kadar mı yaşayabilirdik?
Ya da izin veriyorlar mıydı, biz yaşıyor muyduk?..
8 mart emekçi kadınlar gününü çok iyi idrak etmek lazım. 1857'de 129 tekstil işçisi kadın sen sevgiline ya da eşine çiçek al diye ölmedi. ya da tek günlüğüne onları pohpohla ya da yemeğe falan götür diye. dolayısıyla bir şey kutlamıyorsun. emekçi kadınların yasını tutup yad ediyorsun. her değerin içini boşaltmaya toplum olarak
Sevgili Türkiyeli ve Avrupalı hayvanseverler! Gazze'de hayvanlar acımasızca katlediliyor.Sizden bu konuda duyarlı olmanızı bekliyoruz.Çünkü geçen bir aylık zamanda gördük ki siz ölen bebeklerle pek ilgilenmiyorsunuz...
Öncelikle belirtmek isterim ki; genel anlamda bu kitap, acımasızca yapılan eleştirileri kesinlikle hak etmiyor. Kitabın en beğenilen incelemesi ise kitabı dahi okumayan bir arkadaş tarafından yapılmış bir inceleme olması da zannediyorum ki sitenin çok büyük bir ayıbı. Biz kitapseverler olarak hangi ara bir emek karşısında bu kadar saygısız,