Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Siyaset dünyası, güç ve sayılma açlığının nasıl da asla doyurulamadığının mükemmel bir örneğidir. Tatmin edilemez, asla tamamıyla doyurulamaz bu açlık. Bu insanlar ne kadar çok güce sahip olurlarsa, zorlama bir tekrar sü­reci içinde, kaçmaya çalıştıkları o en baştaki iktidarsızlık, acizlik duygularını yeniden canlandıracak eylemlere gi­rişmek için o kadar cesaret bulurlar: Hitler bunu sığına­ğında, Stalin paranoid korkularında, Mao halkı tarafından sonunda reddedilişinde, Napolyon sürgünde, Miloşeviç hapiste, Saddam Hüseyin iktidardan küçük düşürücü bir biçimde düşüşünde bulur. Bu adamları, elde ettikleri gücü, nihayetinde onları acizliğe ve güçsüzlüğe gömecek kadar suistimal etmeye sevk eden neydi? Bence bu onların bedenlerindeydi; bedenleri, çocuklukta hissettikleri ikti­darsızlık, acizlik bilgisini taşıyordu; bu bilgiyi hücrelerin­ de sakladılar, bu bilgiyle yüzleşmek için kendi sahiplerini zorlamak üzere yola çıktılar. Ancak çocukluklarına dair bu gerçek, bu diktatörlerin kalplerine öylesine bir korku aşılamıştı ki, hakikatle -kendi hakikatleriyle- yüzleşmek­tense, insanların hepsini silmeyi, milyonlarca insanı yok etmeyi tercih etmişlerdi.
Hitler bunu sığına­ğında, Stalin paranoid korkularında, Mao halkı tarafından sonunda reddedilişinde, Napolyon sürgünde, Miloşeviç hapiste, Saddam Hüseyin iktidardan küçük düşürücü bir biçimde düşüşünde bulur. Bu adamları, elde ettikleri gücü, nihayetinde onları acizliğe ve güçsüzlüğe gömecek kadar suistimal etmeye sevk eden neydi? Bence bu onların bedenlerindeydi; bedenleri, çocuklukta hissettikleri ikti­ darsızlık, acizlik bilgisini taşıyordu; bu bilgiyi hücrelerin­ de sakladılar, bu bilgiyle yüzleşmek için kendi sahiplerini zorlamak üzere yola çıktılar. Ancak çocukluklarına dair bu gerçek, bu diktatörlerin kalplerine öylesine bir korku aşılamıştı ki , hakikatle -kendi hakikatleriyle- yüzleşmek­tense, insanların hepsini silmeyi, milyonlarca insanı yok etmeyi tercih etmişlerdi.
Reklam
Birinin hayatına sadece köşeden kıyıdan tutunup yaşamayı sürdürmek kimseden ve o kişiden habersiz âcizlik değil de neydi ?
Yeni Diyalektik
_Tanrı, ilk ateisttir. Ateistler _Tanrı, ilk masondur. Masonlar _Orospu çocuğu. Marques de Sade _Herkesin tanrısı kendine benzer. Yamyamların tanrısı bir yamyam; savaşçıların tanrısı bir savaşçı; hırsızların tanrısı hırsız; aşıklarınki de aşk tanrısı olacaktır. Ralph Emerson _Trakyalılara göre tanrı, sarışın ve mavi gözlüdür. Öküzlerin elleri
"Çocuk olarak asla saygı görmeyenler daha sonra yarattıkları devasa bir kudretin yardımıyla bu saygıyı kazanmak için ellerinden geleni yaparlar. Diktatörler ve insanları hor görenler işte böyle doğarlar. Siyaset dünyası, güç ve sayılma açlığının nasıl da asla doyurulamadığının mükemmel bir örneğidir. Tatmin edilemez, asla tamamıyla doyurulamaz bu açlık. Bu insanlar ne kadar çok güce sahip olurlarsa, zorlama bir tekrar süreci içinde, kaçmaya çalıştıkları o en baştaki iktidarsızlık, acizlik duygularını yeniden canlandıracak eylemlere girişmek için o kadar cesaret bulurlar: Hitler bunu sığınağında, Stalin paranoid korkularında, Mao halkı tarafından sonunda reddedilişinde, Napolyan sürgünde, Miloseviç hapiste, Saddam Hüseyin iktidardan küçük düşürücü biçimde düşüşünde bulur. Bu adamları, elde ettikleri gücü, nihayetinde onları acizliğe ve güçsüzlüğe gömecek kadar suistimal etmeye sevk eden neydi? Bence bu onların bedenlerindeydi; bedenleri, çocuklukta hissettikleri iktidarsızlık, acizlik bilgisini taşıyordu; bu bilgiyi hücrelerinde sakladılar, bu bilgiyle yüzleşmek için kendi sahiplerini zorlamak üzere yola çıktılar. Ancak çocukluklarına dair bu gerçek, bu diktatörlerin kalplerine öylesine bir korku aşılamıştı ki, hakikatle -kendi hakikatleriyle- yüzleşmektense, insanların hepsini silmeyi, milyonlarca insanı yok etmeyi tercih etmişlerdi."
Cam kenarı. Sahi neydi bu cam sevdası bizde? Ne çok seviyorduk toplum olarak otobüste uçakta veyahut trende cam kenarına bilet alıp oturmayı? İnsanın isteklerindeki acizlik ve doyumsuzluk bu cam sevdasıyla açığa vuruluyor!
Sayfa 239Kitabı okudu
Reklam
Sonuna kadar katılıyorum.
Hitler bunu sığınağında, Stalin paranoid korkularında, Mao halkı tarafından sonunda reddedilişinde, Napolyon sürgünde, Miloşeviç hapiste, Saddam Hüseyin iktidardan küçük düşürücü bir biçimde düşüşünde bulur. Bu adamları, elde ettikleri gücü, nihayetinde onları acizliğe ve güçsüzlüğe gömecek kadar suistimal etmeye sevk eden neydi? Bence bu onların bedenlerindeydi; bedenleri, çocuklukta hissettikleri iktidarsızlık, acizlik bilgisini taşıyordu; bu bilgiyi hücrelerinde sakladılar, bu bilgiyle yüzleşmek için kendi sahiplerini zorlamak üzere yola çıktılar. Ancak çocukluklarına dair bu gerçek, bu diktatörlerin kalplerine öylesine bir korku aşılamıştı ki, hakikatle -kendi hakikatleriyle- yüzleşmektense, insanların hepsini silmeyi, milyonlarca insanı yok etmeyi tercih etmişlerdi.
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Farkındalık ve İyileşme
Kitap 3 bölümden oluşmaktadır. Bu kitapta Alice Miller yaygın olan görüşleri bilimsel dayanaklara dayanarak çürütüldüğünü göstermeye çalışmış. Bu görüşlerde affetmenin sağaltıcı bir etkisinin olduğu affetmenin bırakın iyileşmeyi aslında eski yaraların üzerinde yeni yaraların oluşmasını dahi sağladığını ve bu şekilde örüntünün tekrar tekrar devam
Beden Asla Yalan Söylemez
Beden Asla Yalan SöylemezAlice Miller · Okuyan Us Yayınları · 20193,115 okunma
"Hep kendine kızıyorsun, kendini suçluyorsun. Üzülüyorsun, belki de ağlıyorsun. "Bir türlü becereme-diklerin" için "bir türlü gücünün yetmediği şeyler" için. Oysa ne "beceriksizsin" ne de "çok istediğin şeyler için az çaba sarf ettin"! Kendine gel "aciz" hiç değilsin! Tek yapman gereken, nasip kısmet neydi bir daha düşünmelisin. Ayrıca "nasip" demek "acizlik" değil, Kadere tevekkül etmektir. Daha fazla üzülme ve lütfen benim için iyi bak kendine. Seviyorum seni, "yapamadıkların-la" birlikte..." Cihad Kök
31 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.