216 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Bu Diyar Baştan Başa serisinin 3.'sü.. Peri bacaları. Bu serinin tamamını okumak gerekiyor. Her satırı paylaşmalık. Arzuhalcilik mesleğinin hakkını veriyor Yaşar Kemal bu üç seride. 1950'ler Anadolusunun sıkıntılarını sorunlarını, cahillik ve yoksulluğunu dile getirmiş. Bunu anlatırken efsanelere yine yer verir. Nereye gitse bir Çukurova Hemitiye göndermesi, bizde şöyleydi var :) Israrla Peri Bacalarına da bir efsane arayışı var. Hatta şöyle söyler;"buranın yaşlılarını bulun bilse bilse onlar bilir bunu. 'Peri Bacalari' isminde var bir efsane,"der. Bence zaten öyle.d Anadolu... Neresinden baksan yoksulluk, açlık, sefalet, ölüm.. yine de her şeye rağmen insanımızın inadı, çabası ve savaşı. Köyden şehire göçün nedenlerini bir bir sıralamış. Hem duygusal, hem sosyal açıdan farkları ve ortaya çıkan sorunları güzel anlatmış. Bu serinin okunması gerektiğini düşünüyorum. Ben geç kaldım ama okudum geç de olsa. Umarım okursunuz..
Peri Bacaları
Peri BacalarıYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 2018730 okunma
158 syf.
·
Puan vermedi
Açlık ama öyle böyle değil, günlerce süren açlık. Kahramanın zihnindeki düşünceler, açlığın etkisiyle kimi zaman kendine acıma, kızma, kimi zaman Tanrı'ya öfkesi, isyanı. Bazen de onurunu koruma gayretiyle diğer insanlara olan 'garip' davranışları. Açlığıyla onuru arasında verdiği mücadele. Yazma aşkı, redaktörden yazının kabul
Açlık
AçlıkKnut Hamsun · Varlık Yayınları · 201727,6bin okunma
Reklam
556 syf.
9/10 puan verdi
Joad Ailesinin Zorlu Yolculuğu: Hayatta Kalma Mücadelesi
Gazap Üzümleri: Steinbeck'in bu romanı, Büyük Buhran'ın gölgesinde Amerika'yı terk etmek zorunda kalan Joad ailesinin zorlu göç hikayesini anlatan, son derece etkileyici ve sarsıcı bir eser. Hikaye, Oklahoma'daki topraklarını kuraklık ve Büyük Buhran nedeniyle kaybeden Joad ailesinin, Kaliforniya'da daha iyi bir yaşam umuduyla yola çıkışıyla başlıyor. Yol boyunca aile, yoksulluk, açlık, ayrımcılık ve sömürü gibi sayısız zorlukla karşı karşıya kalıyor. Aile bireyleri, hayatta kalmak için umutlarını ve hayallerini korumaya çalışırken, insan onurunun ve dayanışmanın önemini sorguluyorlar. Steinbeck, Joad ailesinin üyelerini son derece gerçekçi ve etkileyici bir şekilde tasvir ederek, okurların onlarla derin bir empati kurmasını sağlıyor. Romanın dili sade ve akıcı olsa da, Steinbeck'in güçlü betimlemeleri ve duygusal anlatımı sayesinde okurlar adeta hikayenin içinde yaşıyorlar. Neden okumalısın? * Güçlü ve duygusal bir hikaye * Gerçekçi ve inandırıcı karakterler * Zamansız temalar * Güçlü ve etkileyici bir dil Sonuç: Gazap Üzümleri, sadece Büyük Buhran dönemini anlatan bir roman olmanın ötesinde, insan ruhunun zorluklar karşısındaki gücünü ve dayanıklılığını anlatan evrensel bir başyapıttır. Bu romanı okurken, sadece Joad ailesinin hikayesini değil, aynı zamanda insanlığın ortak deneyimlerini de keşfedeceksiniz. Eğer * İnsan ruhunun gücüne ve dayanıklılığına tanık olmak istiyorsan * Etkileyici ve sürükleyici bir hikaye okumak istiyorsan * Yoksulluk, açlık, ayrımcılık ve sömürü gibi önemli temalar üzerine düşünmek istiyorsan Gazap Üzümleri'ni kesinlikle okumalısın!
Gazap Üzümleri
Gazap ÜzümleriJohn Steinbeck · Sel Yayınları · 202035bin okunma
184 syf.
8/10 puan verdi
Dostoyevski'nin Kaleminden Bir Ruh Çığlığı İnsancıklar
Dostoyevski'nin ilk romanı olan İnsancıklar, sadece edebiyat tarihinde bir dönüm noktası değil, aynı zamanda insan ruhunun derinliklerine dair büyüleyici bir keşif. Eser, yoksulluk ve çaresizlik içinde kıvranan iki insanın, Makar Devuşkin ve Varvara Alexeyevna'nın mektuplaşmaları aracılığıyla, umut ve sevginin kırılganlığını, onurun
İnsancıklar
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 202361,6bin okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
"Bütün ümitler suya düştü mü, her şey bitti demektir."
》Kitapta yazar olmak isteyen bir gencin hayat mücadelesi anlatılıyor. Kalacak yeri yok, sürekli oradan oraya savruluyor, yazıları satılmıyor. Açlıkla verdiği savaş, ağzına tek lokma koymayışı, aç kalmamak için eşyalarını rehin vermesi, yırtık ve rengi solmuş giysilerini saklaması, açlığını bastırmak için talaş çiğnemesi... 》Açlığın ve
Açlık
AçlıkKnut Hamsun · Varlık Yayınları · 201727,6bin okunma
198 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Mahmut Makal'ın 1950'de yayımlanan ve Köy Edebiyatı'nın en önemli sembollerinden biri olan Bizim Köy, aslında 1948-1949 yılları arasında "Bir Köy Öğretmeninin Notları" adıyla Varlık dergisinde yayımlanmış. Yazarın yaşadıklarından ve gördüklerinden yola çıkarak, yerel bir ağızla yazdığı çarpıcı gerçekler yalın anlatımıyla öne çıkmaktadır. Kitapta, köylerde yaşanan işsizlik, yoksulluk, açlık, susuzluk, cahillik, bürokrasinin, sağlık ve eğitim sisteminin yetersizliği, dini inanışlar, hurafeler ve tarikatlar gibi sorunlar işlenmektedir. Kitabın yayımlandığı dönemde büyük tepkiler alan Makal, tutuklanmış ancak ceza almamış. Oldukça etkileyici bir eser olduğunu söyleyebilirim hele ki yazma şartlarını okuduktan sonra yazara hayranlığım bir kat daha arttı. 20'li yaşlarındaki idealist bir öğretmenin tüm bu zorluklarla mücadele etme çabası da hiç kolay olmamış doğrusu. "Güleriz ağlanacak halimize" deyişindeki gibi yer yer gülümseten satırlar olsa da yazar gerçekleri ince ince tokat gibi okuyucunun yüzüne çarpmıştır. Ara Güler'in fotoğraflarıyla desteklenen kitabın sonundaki Türk ve Dünya basınında yeralan övgüleri okumak da ne kadar değerli bir eser olduğunu bir kez daha vurguluyor. Kesinlikle okunması gereken bir eser. Kitapla kalın...
Bizim Köy
Bizim KöyMahmut Makal · Literatür Yayıncılık Dağıtım · 20181,190 okunma
Reklam
376 syf.
9/10 puan verdi
·
15 günde okudu
Savaş Yılları ve Gerçek Hayatlar
Kitap tek kelime ile harika. Etkileyici ve gerçekçi bir anlatıma sahip. Hep büyüklerimizden dinlediğimiz muhacirlik, açlık yoksulluk yıllarını çok güzel anlatmaktadır. Şive olarak belki de Trabzonlu olmamdan kaynaklı hiç sorun yaşamadım okurken hatta çocukluğumda duyduğum bizim buralara özgü söyleyişleri bu kitapta okumak beni daha da kitabın içine çekti. Keşke yaşanmasın dediğimiz savaş ve açlık yılları dua edelim ki bir daha geri gelmesin. Kitabı okuyacaklara tek tavsiyem vakit kaybetmeden yaşanılan bu acı yılların öyküsüne bir an önce okuyarak ortak olmalarıdır.Herkese şimdiden iyi okumalar dilerim...
Savaş ve Açlar
Savaş ve AçlarHasan İzzettin Dinamo · Tekin Yayınevi · 20171,280 okunma
158 syf.
·
Puan vermedi
"Açlık", Knut Hamsun tarafından yazılan ve yazarın en tanınmış eserlerinden biri olan bir roman. Hikaye, açlık çeken bir yazarın hayatta kalma mücadelesini anlatıyor. Hamsun, açlığın insan psikolojisi üzerindeki etkisini çarpıcı bir şekilde tasvir ediyor. Kitap, 19. yüzyılın sonlarında Oslo'da geçiyor ve ana karakterin sürekli yoksulluk ve açlık ile mücadelesini anlatıyor. İncelememizde, "Açlık"ın güçlü bir psikolojik roman olduğunu belirtmek önemlidir. Hamsun'un ana karakterin iç dünyasını ve yaşadığı çaresizliği anlatma şekli etkileyici. Hikaye, okuyucuyu ana karakterin zihnine ve yaşadığı zorluklara çekiyor. Hamsun'un detaylara verdiği önem ve karakterin içsel yaşamını anlatma biçimi, onun insan psikolojisi ve duygusal durumlar üzerine derin bir anlayışa sahip olduğunu gösteriyor. Bu kitap, hem edebi değerleri hem de insan doğasının çıplak bir tasviri nedeniyle okunmalıdır.
Açlık
AçlıkKnut Hamsun · Varlık Yayınları · 201727,6bin okunma
318 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Bir Ada Hikayesi Serisi
“Bir Ada Hikayesi ” ismine baktığım zaman bir Ege kasabası, sahil, balıkçıların anlatıldığı bir roman zannettim. Okudukça romanın çok farklı bir kurgu üstüne kurulduğunu gördüm.Temel olarak Türk -Yunan mübadelesi anlatılıyor. Türkeşmiş Yunanlar Yunan olmalarına rağmen Yunanistan’a gitmek istemiyorlar Yunanistanlı Türkler Türk oldukları halde Girit’i bırakıp Türkiyeye gelmek istemiyorlar herkes kendi vatanını doğup büyüdüğü, sevdiği, sevildiği, ölülerini gömdüğü yer olarak görüyor. Hepsinde aynı isyan “bize soruldu mu buraya gelmek ister misiniz?” Kendi adalarından zorla çıkarılan Yunanlılar adaya zorla alınan Türkler.Bir yandan da Çanakkale Savaşı’nda ölen yaralanan insanlar, ölüp öldürmemek için savaştan kaçan kaçaklar, Yemen çölünde savaşıp çöllerde bedevilere kartallarla akbabalara yem olmuş askerler. Sarıkamış’ta Allahuekber Dağları’nda tek kurşun atmadan donarak ölen askerler.Çocuklarının teskeresi gelmesine rağmen onların öldüğüne inanmayıp bomboş kalan köylerinde evlatlarını bekleyen analar ve hepsinin türlü olaylarla adaya gelmek zorunda kalması ve adada yeni bir hayatın başlama umutları… açlık, yoksulluk, savaş, küllerinden doğan bir Türkiye Cumhuriyeti bu kadar iyi anlatılmazdı . Yaşar Kemal yine muhteşem anlatmış. Olayların akıcılığı, dilin kullanımı muazzam.
Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
Fırat Suyu Kan Akıyor BaksanaYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20206,4bin okunma
100 syf.
·
Puan vermedi
72. Koğuş
Orhan Kemal okumayanımız var mı ki Hemen hemen her dalda eseri olan en büyük ustalardan biri Orhan Kemal. Kitaplarında genellikle yoksullara, yaşamak için mücadele eden insanlara yer vermiş, toplumsal konulara değinmiştir. 72. Koğuş'ta bunlardan biri olmuş. 2. Dünya savaşı yıllarında 72. Koğuşta açlık, sefalet kol geziyordur. Koğuşun çoğunluğu katiller ve hırsızlardan oluşmaktadır. Burası öyle bir yerdir ki izmarite bile zar atanlar vardır. Düşünün ki öyle bir yoksulluk... Baş kahramanımız Ahmet Kaptan cinayetten tutukludur. Yıllar sonra annesi 150 lira para gönderir. O zamanın parasıyla çok büyük bir miktar değil mi... Ahmet Kaptan sevinir ve bu parayla koğuşta yoksulluğu bitirmeye karar verir. Koğuşta sıcak yemekler pişer, yatacakları yataklar olur, dondurucu soğukta kırık camdan giren keskin soğuklar kesilir. Koğuşun dilindedir Ahmet Kaptan. Peki herkes sevinir mi ? Arkasından işler çevrilir. Yoksulluğa mahkumdur 72. Koğuş. Ölüme mahkumdur 72. Koğuş... Kısacası 1940' lı yılların hapishanesinde geçen insanlık trajedisini, varlığıda yokluğuda tüm çıplaklığıyla Anadolu şiveleriyle anlatıyor bize. Böyle güzel bir eseri bizlerle buluşturduğu için teşekkürü borç bilmeliyiz. Kalemine sağlık...
72. Koğuş
72. KoğuşOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20205,4bin okunma
Reklam
247 syf.
8/10 puan verdi
Paris ve Londra'da Beş Parasız - George Orwell
George Orwell'in gençlik dönemlerinde Paris ve Londra'da geçirdiği zamanlardan esinlenerek yazdığı düşünülen bu eserde yoksulluğu, çaresizliği, hayal kırıklığını, başarısızlığı, yalnızlığı derinden hissedeceksiniz. Başlangıçta açlık üzerinden yola çıkarak anlatıma başlanmış. (Hatta ilk başta okurken Knut'un Açlık kitabına çok benzettim.) İşsiz kalan ve iş bulmaya çalışan bu esnada da hayatta kalmaya çalışan karakterimizin maalesef hiçbir şey istediği gibi ilerlemiyor. Açlığı, evsizliği, yoksulluğu, kimsesizliği, aşağılanmayı yani her türlü kötü duyguyu tadıyor. Kitapta da bu olaylar sanki bir film izliyormuşsunuz gibi çok güzel bir şekilde anlatılıyor. Yazarın anlatımı zaten herkesin okuyabileceği ve sevebileceği kadar güzel. Zorlanmadan akıp giden bir kitap. Sadece son bölümlerinde hikaye birden bitirilip Paris ve Londra'daki düşkünevleri karşılaştırması, yoksullara nasıl daha güzel bir yaşam sunulabileceği gibi tavsiyelere geçildiği için o kısımları sevmedim. Herkeste genel olarak yoksulluk hissini uyandıran bu hikaye bende "hayal kırıklığı"nı daha çok hissettirdi. Benim gayet beğendiğim,güzel bir eserdi. Tavsiye ederim, keyifli okumalar dilerim.
Paris ve Londra'da Beş Parasız
Paris ve Londra'da Beş ParasızGeorge Orwell · Venedik Yayınları · 20206,3bin okunma
104 syf.
·
Puan vermedi
·
5 saatte okudu
Dans etmek bir çığlığı susturmak mı?
"Bazen kendi kafanın içi, olabileceğin en kötü yerdir." ~ Bazen her şeyden kurtulmak, kafamızın içindeki tüm sesleri susturmak isteriz. Hatalarımızı, yaptığımız yanlışları duymamak için elimizden geleni yaparız. Kimisi müzik dinler, kimisi temizlik yapar, kimisi açıp bir kitaba başlar. Ve kimisi de dans eder… Evet tam olarak 1518 yılında açlık, sefalet, yoksulluğun egemen olduğu Fransanın Strasbourg kasabasında dans salgını yaşandı. Dansa davet bu salgının kitaba kurlulanmış halidir. Strasburgda yoksulluk üst düzey hal almış, sokaklarda hayvan yok, içmek için kirli su dahi bulunmuyor. İnsanlar açlıktan kendi bebeklerini yiyor. Bunu yapmamak için Enneline bebeğini kendi elleriyle nehre bırakıyor. Onu yemektense, bu şekilde ölüme terk ediyor. Eve döndüğünde ise dans etmeye başlıyor. Sonra zaman geçtikce insanlarda ona katılıyor, bütün sokak dans etmeye başlıyor. Yorulup bayılana kadar dans ediyorlar. Durum günden-güne kötüleşmekte, şehir yöneticisi psikopos ve hekimlerden yardım istiyor. Çarenin dansı dansla iyileştirmek olduğu fikri kabül görür ve insanların bir meydanda müzik eşliğinde dans etmesi sağlanılır. Fakat dans edenler yine de durmazlar, hatta bazıları ölür. Bu durumda bile kendi çıkarını, ceplerini doldurmayı düşünen psikopos bunun tanrının cezası olduğunu söyler. İki bin kişiyi iyileşmesi için kutsal yere götürür, fakat onları yakarak öldürür. Günümüzde vebanın gerçek sebebi hala tam olarak bilinmemekte, kitapdaysa yağmur yağmasıyla olaylar son bulur. “Çokca yağmur yağsa, temizlenir mi şu kirli dünya?“ ~ Özdemir Asaf Xoş mütaliələr!
Dansa Davet
Dansa DavetJean Teule · Sel Yayıncılık · 20204,339 okunma
372 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Vahşetin Uğultusu diyeceğim izninizle..
Agota Kristof
Agota Kristof
Çünkü vahşetin tam ortasındayız, bilinmeyen bir ülkede bilinmeyen bir zamanda sadece tahmin edebileceğimizi umduğumuz bir savaşın ortasındayız tüm çirkinliği ile. Savaş, yoksulluk, yoksunluk, yıkım, açlık, sefalet, çürümüşlük, göç, kimliksizlik, ensest ilişkilerin pisliği içinde üstümüz başımız. Ve okumaya devam ediyoruz. Okudukça fark
Büyük Defter - Kanıt - Üçüncü Yalan
Büyük Defter - Kanıt - Üçüncü YalanAgota Kristof · Yapı Kredi Yayınları · 20192,978 okunma
376 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Merhabalar ! Tavsiye üzerine okuduğum ve beni ciddi anlamda derinden sarsan bir kitap oldu.Klasik savaş konulu romanların aksine savaştan ziyade savaşın arka planını anlatması bakımından değerli bir eser.Geride kalan halkın özellikle kadın, çocuk ve yaşlıların sefalet , açlık , yoksulluk , hastalık gibi kavramların etrafında yaşamlarını daha doğrusu yaşayamamalarını anlatıyor.Karadenizli Temel Reis ve eşi Şakire altı çocuğu ile birlikte romanın merkezinde yer alıyor.Uzun yıllar askerlik yaptıktan sonra tekrar cepheye çağrılan Temel Reis ve oğlu Ali’ nin şehit düşmesiyle birlikte ailenin çektiği sıkıntıların dozu durmadan artarak devam eder. Romanda kimi aileler bedel ödeyip oğullarını askere göndermezken savaşa gidenlerin çoğu şehit düşer yine kimi insanlar küflü ekmek , hasta keçi yerken kimileri de ambarı ağzına kadar dolduracak kadar vicdansızdır.Yazarın Karadenizli olması ve eserin geçtiği dönemde yaşaması yazarın bu anlatılanlara yakından tanık olabileceğini düşündürdü bana.Ayrıca eserin dram türünde olmasına rağmen , acındırmadan bütün doğallığı ile okuyucunun gözleri önüne sermesi kitabı sevmemdeki önemli bir unsurdu.Okuyacak herkese keyifli okumalar dilerim.
Savaş ve Açlar
Savaş ve AçlarHasan İzzettin Dinamo · Tekin Yayınevi · 20171,280 okunma
556 syf.
·
Puan vermedi
·
21 günde okudu
1929 Ekonomik Bunalımı, Amerika'da başlamış ve tüm dünyaya yayılmıştır. Küçük toprak sahipleri, bankalar ve tüccarlar tarafından aldatılmakta, insanlar, kuraklık, yoksulluk, zorbalık veya açlık yüzünden evlerini terk etmektedir. Kitap da bu zorluklar yüzünden daha iyi bir yaşam için Oklahoma'dan kalkıp Kaliforniya'ya doğru yola çıkan Joad ailesinin öyküsünü anlatıyor. Hızlı bir sanayileşme süreci yaşayan Amerikan toplumunda, toprağa bağlı yaşamaya alışmış büyük bir ailenin değişim rüzgârları karşısında acımasızca savruluşunu ve tükenişini gözler önüne seriyor. Topraklarını terk etmek zorunda kalan insanların yollarda yaşadığı sıkıntıları, karınlarını doyurmak için günü birlik çok ucuza neredeyse karın tokluğuna çalışmak zorunda kaldıklarını okuyoruz. Kitabın sonu beni baya etkiledi.Etkisinden bir süre çıkamayacağınız dokunaklı bir kitap .
Gazap Üzümleri
Gazap ÜzümleriJohn Steinbeck · Sel Yayınları · 202035bin okunma
950 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.