Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
160 syf.
5/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Salon Köşelerinde
Safveti Ziya
Safveti Ziya
Safveti Ziya 1875-1929 yılları arasında yaşamış 54 yaşında kalp krizi sonucu vefat etmiştir. Servet-i Fünûn topluluğu yazarlarındadır. "Salon Köşeleri" adlı romanının 1898 yılında tefrikası ile meşhur oldu ve hep bu romanla anıldı. Cumhuriyet devrinde Protokol Umum Müdürlüğü'nde bulundu; Adab-ı Muaşeret Hasbihalleri (1927) ve "Nasıl Giyinmeli" gibi kitapları bulunmaktadır. Türklerle İstanbul'da yaşayan yabancılar arasındaki ilişkileri göstermesi açısından önemlidir. Ben gereksiz yere çok uzun buldum.
Salon Köşelerinde
Salon Köşelerinde
Salon Köşelerinde
Salon KöşelerindeSafveti Ziya · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,155 okunma
Şu dâr-ı dünya, meydan-ı imtihandır ve dâr-ı hizmettir; lezzet ve ücret ve mükâfat yeri değildir.
Reklam
Sünnet-i Seniyye, edeptir. Hiçbir meselesi yoktur ki, altında bir nur, bir edep bulunmasın.
Dünyanın lezzetini, zevkini, saadetini, rahatını isterseniz; meşru dairedeki keyfe iktifa ediniz, o, keyfinize kafidir
Adab-ı muaşeret hayatın özü ve edebini yansıtır.
Hakkında yuzlerce cilt kitap yazılmış böyle bir mesele hakkında ne söylense bır şeylerin dışarıda kalacağı muhakkaktır. Çocuk yetiştirme adabını tek cümle ile ifade etmek gerekirse, muhlis bir müslüman olmak ve o şekilde çocuklara örnek teşkil etmektir.
Reklam
Ticâret Âdâbı
"En temiz kazanç, şu vasıflara sahip olan ticaret erbabının kazancıdır. Konuştuklarında yalan söylemezler, kendilerine itimat edildiğinde ihanet etmezler, söz verdiklerinde sözlerinden dönmezler, bir şey satın alırken o malı yermezler, bir şey satarken onu aşırı bir şekilde övmezler, borçları olduğunda geciktirmezler ve alacakları olduğunda, zor durumda olan borçluyu sıkıştırmazlar" (Beyhaki, Şuab IV, 221).
"Bir malın ayıbını söylemeden satmak bir Müslümana helal olmaz" (Müslim, İman, 43).
"Eğer ümmetime ağır gelmeyecek olsaydı, onlara her namazda mısvak kullanmalarını emrederdim" (Buhari, Cum'a 8,)
Maalesef bugün Ayşe, Fatma, Hatice, Ahmet, Mehmet, Mustafa gibi İslami isimler yavaş yavaş terk edilmekte bunların yerine Doruk, Ateş, Toprak, Güneş, İlayda, Belinay vb. gibi sadece değişik olmak için koyulan isimler revaç bulmaktadır. Bir de Kur'an-ı Kerim'de geçen her kelimenin müspet bir şey olduğu zannına kapılıp verilen Ecrin, Aleyna vb. gibi anlamsız isimler var ki bu isimleri de çocuklarımıza vermekten kaçınmamız gerekir.
Reklam
Çocuk yetıştırmek evvela salih / saliha bir eş seçimiyle başlar Zira çocuklara öğretilenler değil çocukların görerek öğrendiklen zihinlerinde yer etmektedir. Bu anlamda çocuğun ilk ogretmenleri anne ve babasıdır. Anne baba düzgün, imanlı, salih veya saliha olmalı ki onları görerek yetişen nesiller de imanlı yetişsinler Bu minvalde çocuk yetiştirmenin ilk adabı kendinı yetiştirmektir.
Kız isteme âdabı
Bir kıza talip olunacağı zaman ilk araştırılacak şey o kıza başka talipli bir kimsenin olup olmadığıdır. Eğer kıza daha önce talip olan biri varsa, o aradan çıkıncaya kadar beklenmeli ve kız tarafı kızlarını kesin olarak kendilerine vermeyeceklerini bildirdikten sonra talip olunmalıdır. Önceki talibe olumlu veya olumsuz henüz cevap verilmeden önce, araya başka bir talibin girmesi Hanefi mezhebine göre mekruhtur.
Āşık-ı sadıkda dil birdir olur mu yâr iki Hangi taht üstünde mümkündür hünkâr iki" Ahmed Paşa
Evlilikte görüşme âdabı
Bir erkeğin kadına bakması için önce sanimi olarak evlenmeye teşebbüs etmiş olması, bakışın yüz ve ellerden ileriye gitmemesi ve bir defaya mahsus olması gerekmektedir. Evlenmek niyetiyle bır kıza bakmak için kızın rızasına hacet yoktur Hatta beğenilmemesi durumunda gururunun kırılması ihtimali göze alındığında haberi olmadan bakmak daha uygundur.
"Gayra meyl etmez gönül cân başka cânân istemez Bir olur şehre hükümdar iki sultan istemez" Şeref Hanım
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.