Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.32
Hakan
Hakan
@adacan76
HUKUK
Lisans
IĞDIR
403 okur puanı
Temmuz 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Her şey bir film sahnesinde kulağıma çalınan "HEPİMİZ GOGOL'UN PALTOSUNDAN ÇIKTIK" cümlesiyle başlamıştı. Peşinden bir arayış ve nihayet Nikolay Vasilyeviç GOGOL'un PALTO'suna ilişkin bir kaç cümle edebilme imkanı;
Bir eseri yazıldığı dönem toplumsal
Tiamat
Soğuk ve karanlık dipler boş ve anlamsızdı... cümlesiyle başlayan ve aynı cümleyle sona yaklaşan bir İhsan Oktay ANAR romanı TİAMAT. T1AMAT aslında bir telsiz kodu. Roman Osmanlı donanmasına ait tahtelbahir denizaltısında mürettebatın başından geçen olağan dışı olayları konu ediniyor. Ganimet olarak alınan bir sandığın tahtelbahire taşınmasından sonra başlayan tuhaf olaylar zinciri. Bazen ironik bir anlatım çıkıyor karşınıza ,bazen trajik bazen de komedi halini alan olaylar örgüsü. Eğer aşina değilseniz yazarın diline oluşturulan büyülü dünyanın kapısını açmakta zorlanıyorsunuz.Bolca denizcilik terimi duymaya hazır olmalısınız. Kısa ve akıcı bir hikaye sizi bekliyor...
Aslında öksüz dizelerin,ütüsüz ruhların şairidir o. Bazen şiirlerini okurken öyle bir cümle çıkıyor ki karşınıza düğümlenip kalıyorsunuz. Kelimeler bir taş gibi yüreğinize oturuyor. Daha önce AHLAR AĞACI’yla tanımıştım kendisini. Peşinden GRAPON KAĞITLARI ve nihayetinde PULBİBER MAHALLESİ.Benim için bu şiir kitabını farklı kılan ilk baskılarda yer almamış 4 şiirin bu kitapta yer alması. Bu şiirlerin bir diğer özelliği şairin hastalığının ilerlediği dönemde,bunun yarattığı hisle yazılmış olmaları. Ağrı ve 128 dikişli isimli şiirler insanın içine işliyor adeta. Okurken bazı alıntılar paylaşmıştım. Şiir severlerin keyifle okuyacağı bir kitap olduğu düşüncesindeyim.
Okur Takip Önerileri
İlginç bir şiir kitabı “Köprülere Şiirler”. Tarihe tanıklık etmiş, o tarihin bir parçası olmuş köprüler üzerine yazılmış şiirlerden oluşuyor. Aşkları,ihanetleri,yıkımları görmüş köprüler. Geçmişle gelecek arasında bağ kuran,insana ,zamana direnen köprüler. Kiminin adına ağıtlar yakılmış, kimi şiirlere,türkülere konu olmuş. Kimisi bir şairin adıyla anılmış tıpkı Venedik’te ki “Ahlar Köprüsü “gibi.Belkıs Köprüsü,10 Gözlü Köprü,Drama Köprüsü,küsleri barıştırdığına inanılan Hıdırlık Köprüsü,Kesik Köprü,Malabadi Köprüsü,Mostar Köprüsü ve daha niceleri. Kitabın giriş kısmında yer alan şair Raguel Lanseros’un dizeleriyle bitireyim.
“Şimdi biliyorum ki senin yaşamından geçişim
Köprülerin altından geçmesi gibiydi nehirlerin.”
Kuş uçsa gölge kalır kimi başlıklı kimi başlıksız 42 şiirden oluşan bir eser. Şiirlerin kimi tek satırdan oluşsa da her bir şiirde incelikler şairi Gülten AKIN’ın kaleminin gücünü görüyorsunuz. Genel olarak toplumsal sorunlar,insan duyarsızlığı ve aşk şiirlerin konusunu oluşturuyor. Bir kaç alıntıyla keyifli okumalar
“açtım gözümü ki dünya
cehennemden öte cehennem
Utandım.”(sayfa 8 utanç şiiri)
“bende bir gülten kaldı
hangi bağa diksem yabancı”
(Bağlar şiiri sayfa 13)
“ikimiz de güvercini sustuk
gökyüzü her günkü yerindeydi
leylakların günü sonra
süsenlerin günü”
(Güvercin ağıdı şiiri
sayfa 31)
“ araya bir ömür girdi
aşk orda derinde”
(Sayfa 35)
“Ben sana yazıldım,mekânım yok
(sayfa 39)
Puhu kuşlarının,kirpiklerin,inceliklerin şairi o. İçinize işleyen, sizi alıp götüren tam da beni anlatıyor dediğiniz dizelerin şairi. Uzun süredir bekliyorduk yeni kitabını. Ve sonunda İnsan bir eksik sözdür kitabıyla dokundu yüreğimize. İçimden geçmeyeni yazmadım diyordu daha önce. Bunu içine işleyen her cümlede görüyor okuyucu. Bir veda havası
Bazen bir kitabı ya da bir köşe yazısını okurken karşılaşırdım Godot’la. Kim di bu Godot? Neden ısrarla bekleniyordu ama hiç gelmiyordu? Herkesin beklediği Godot aynı Godot muydu?Yoksa herkesin kendine göre beklediği bir Godot mu vardı? Peki Godot gerçekten bir kurtarıcı mıydı? Gelmeyen ama hep beklenen şeylerin simgesi mi olmuştu?
Godot’yu beklerken Samuel BECKETT tarafından kaleme alınan bir sahne eseri aslında.Bir tek ağacın olduğu sade bir mekanda geçen iki perdelik bir oyun. Estragon ve Vladimir sık sık ayrılmak isteyen,bunu bir türlü beceremeyen her şeye rağmen birbirini tamamlayan iki arkadaş. Pazzo,lucky,çocuk ve garçon oyunun diğer karakterleri . Oyunda ayakkabı,ağaç,şapka imge olarak kullanılmış. Konuşmalar çoğu zaman kopuk ve anlamsız görünüyor. Her şey çok rutin,sıradan. Zaman sanki hep aynı şekilde ilerliyor. Her gün birbirinin tekrarı gibi. Kahramanlar bazen yaptıklarını unutuyor. Bu rutin aynı zamanda insanı duyarsızlaştırıyor. Okurken bazen sıkıldığınızı hissediyorsunuz. Zaten ilk çıktığı dönemde bolca eleştiri alan bir eser. Zamanla farklı açıklamalar getirilmiş esere. Beklenen ama bir türlü gelmeyen şeyler için bu gün artık Godot’yu beklemek diye bir tabir var dilimizde.
Deli tarla adını aynı isimli hikayeden alıyor. İçinde birbirinden faklı on altı hikaye mevcut. Eser 67.Sait Faik hikaye ödülü sahibi.Hikayelerde yer alan birçok karakterin çeşitli geçmiş travmaları var. Bazen eski bir yeşilçam filmi tadını alıyorsunuz hikayelerde.Kimi zaman gülüyorsunuz.Bazen de adieu hala hikayesinde olduğu gibi hüzünleniyorsunuz.Kahramanların hepsi yaşadığımız hayatın içinden. Sevemeyenler,sevip sevilmeyenler,anne baba hasreti çekenler,terk edilenler,hala bekleyenler,geçmişi bir kambur gibi sırtında taşıyanlar ve daha neler neler.
Adieu halada Münevver halanın bir cam kenarında,kucağında çantasıyla yıllarca Almanya’dan anne babasını kendisini almaya gelecekleri inancıyla beklemesinin hikayesi var. Cebimdeki Osman’da bir fotoğrafın yıllar sonra izi sürülen hikayesi, Kamilin deniz kızı hikayesinde “Emin ol kimse toparlayamıyor. Sadece herkes başka türlü dağıtıyor...”diyen kamilin sıradışı öyküsü ,Muazzez ve yelkovan çetesinde Muazzez’in terkettiği sevgilisinin depresyonlu halinin serüveni var. Kitaptaki ifadeyle yazar edebiyatı ruhumuza inen bir merdiven gibi kullanıyor. Belki de hikayelerin sıcaklığı her hikayenin içinde bir parça kendimizi bulmamızdan,görmemizden kaynaklanıyor.
