İnsanlar köşe başlarına kümelenip iskambil oynuyordu. Oyun kâğıtları bile devrimcileşmişti: Papazlar akıl tanrısı, kızlar özgürlük, valeler de eşitlik meleği olmuştu. Aslar ise adalet tanrısıydı.
Cumhur reisi Atatürk'ün yüksek katına:
Türk Ordusunu ‘isyana teşvik’ ettiğim iddiasıyla 15 yıl ağır hapis cezası giydim. Şimdi de Türk Donanmasını ‘isyana’ teşvik etmekle töhmetlendiriliyorum. Türk inkılabına ve senin başına and içerim ki suçsuzum. Kör değilim ve senin yaptığın her ileri dev hamlesini anlayabilen bir kafam ve yurdumu seven bir yüreğim var. Askeri isyana teşvik etmedim. Yurdumun ve inkılapçı senin karşında alnım aktır . Seni bir an kendimle meşgul ettimse alnıma vurulmak istenen bu inkılap askerini isyana teşvik damgasının ancak senin ellerinle silinebileceğine inandığımdandır. Başvurabileceğim en inkılapçı baş sensin. Kemalizm’den ve senden adalet istiyorum. Türk inkılabına ve senin başına and içerim ki suçsuzum.
//İstanbul Hükümeti tarafından şehit edilen Kuva-yı Milliyeci Yahya Kaptan ile ilgili telgraflar //
//10.01.1920 tarihli telgraf//
Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'ne:
06.01.1920 gecesi sabaha karşı (...) dört subay, elli jandarma ve (...) doksan asker, Bandırma vapurunun ışıkları söndürülerek Hereke'ye varmış ve sabahleyin erkenden
"Bir tanıdığa rastlamak istemiyoruz. Rastlanan her tanıdığın yanlış bir tanıdık olacağını sanıyoruz. Kimseleri sevmiyoruz. Kimselersiz edemiyoruz. İşe gidiyoruz. Yanlış işler yapıyoruz."