Adalet diye bir şey yoktu; dünya rastlantının ürünüydü; hepsi yalandı, insanoğlu içinde yaşadığı çaresizliği korkmadan taşıyabilsin diye uydurulmuş avuntu sözleriydi.
Alt sınıftan bir Alman askeri eline geçirdiğini iç eder, sarhoşken önüne geleni kurşuna dizerken, savaşçı öğrenci çarpışmanın ortasında Hegel'i ya da Nietzsche'yi okuyordu. O "tarihsel adalet" icraatını kendi elleriyle gerçekleştiremeyecek kadar kültürlüydü
Reklam
… çok doğru +37
“Barış, dostluk, hoşgörü ve sevgi için. Adalet, merhamet ve çocuklarımız için.. Gözyaşı olmayan yeni bir dünya için.. Suskunluğa düşmanlığımız bundandır.
Gerçek peri masalları açlık hakkındadır: her şeyden önce güce karşı duyulan açlık ama aynı zamanda adalet, aşk, değişim ve dönüşüm açlığı, başka insanlara karşı hissedilen açlık. Karakterler -bazen gerçek anlamda- birbirini yutar, ta ki matruşka bebekler gibi iç içe geçene dek.
Sayfa 32
Adalet aşk duygusuna benziyor. Verilmek istenenle, alınmak istenen örtüşmüyor.
Ankara, durmuş oturmuş, biraz da toz tutmuş, iyi bir çalışma odasıdır.
Reklam
1,000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.