"Bir insan narkoz almadan, kesilip biçilecek yerini uyuşturmadan kendini kendi eliyle ameliyat eder, bunu da ölmeden başarırsa, insanoğlu için yaşamın en güç yanını, adı yapayalnız olmak denen şeyi de başarır."
Her şeyin farkındayım
Derthane parkındayım
Kendimi vurasıya
Nefretin ucundayım
Aramaktayım ben olan beni
Bütünlüklü empatimle
Döner gelir döner gelir
Savununun şiddetiyle
Güüüm Güüm Güüüüm
Şu döküntü dizelerle
Doya doya soluklanın
Benim ilk ve son günahım
Dertleri dinlemektir halisane
"benim en büyük masrafım sigara değil. benim en büyük masrafım kibrit" demişti çekine çekine.
onarılacak pabuçlar dışında her şeyden çekinir, her şeyden.. sönmüş sigarasından bile. alıp yeniden yakarken sigara tarafından azarlanacağını sanır;: söndürüp söndürüp yakma!
yaktın bir kez iç bitir!..
öyle, neredeyse özür dileyerek yeniden bir tutuşu vardır sigarayı parmaklarında. tutuştu, kararıp kalmadı, diye de neredeyse içten bir teşekkür yerine gülümseyişi sigara ucuna..
yıpranmış pabuçları eline alışı sonra, üfleye üfleye bir tozunu silişi.. daracık kapıdan içeri kim başını uzatsa, hayır, işini bırakmaz bırakmasına da, öyle bir "buyruuun, hoş geldiniz" der ki, hani o kimsenin tezgahına oturmuş da zorla, kolundan tutup atmasınlar diye boyun kırıyor.
"şu topuğu yapar mısın mahmut usta?"
"yaparız. teşekkür ederim."
"şuna bir pençe. mahmut usta."
"perşembeye hazır. teşekkür derim."
Orada, tezgahların üstüne, raflara sıralanmış kitapları gözden geçirerek bekliyordum. Delikanlı, kucağında kitap yüküyle içeri girince küt diye tosladı sırtıma. Tezgahın üstüne yüzükoyun kapaklanıverdim. Boş bulunmuştum. Doğruldum, sırtıma toslayana baktım. Kitap paketini bir sandığın üstüne indiriverdi. Her yer sallandı. Her yan parçalanacak sandım. Belki, bir kucak dolusu kitap yüzünden değil, delikanlının aculluğundan, kırıcılığından bana öyle geldi.