Egoya yenildik. Durmadan herkesi ez geç diyen şarkılarla,sözlerle köreldik. Sevmenin yüceliği, bölüşmenin lezzeti ve ahlâkın üstünlüğü yitirildi. Bencilliğe, paraya ve hatta güzelliğe sahip olanın 'haklı da olduğu' sanılan bozuk bir inanç gelişti. Bu da ruhsal çürümeyi getirdi. Nezaket yitti. Güzel bir söz 'çıkar' olmadan söylenmez oldu. Ya da söylenince bir çıkar var sanıldı. Veren eli, alan eli artık hepimiz ezbere biliyoruz. Siyaset çürüdü. Siyasiler maganda gibi birbirlerine köpürerek konuşur oldu. Çocuklarımızı, kadınlarımızı, hayvanlarımızı koruyamaz olduk. Gençlerimizin çoğu kendilerini, kendi ana dillerinde ifade ederken dahi zorlanıyorlar. Rant, adam kayırma, torpil her yerde. Adalete güven kalmadı. Herkes gelecek kaygısını tüm ruhuyla hissediyor. Her yanda bas bas bağıran bir sevgisizlik hakim. Ortak toplum duygusu, birlik inancı ve ortak akıl kaybedildiği içinde hep birlikte acı çekiyoruz.. "Umut Güner"
Berlin,1933: Yak Gitsin!!!
Bu Öykü Kitap Kıyımına dikkat çekmek için "Şubat Ayı Hikaye Etkinliği" Kapsamında Yazılmıştır. -> #40159569 PDF Okumak İçin: yadi.sk/i/SgXMmimw_jkfAw * Yıl: 2059, Yer: Amerika, New York Arabanın içinde bir anda irkildi. Taksi bir çukura girmiş, Russell’ın bedeni o an sarsılmıştı.
Reklam
"ŞİA GERÇEĞİ ve İRAN... İhsan Şenocak'ın Kaleminden."
Büyük Yürüyüş Allah Rasulü “kuruluş”, sahabe ise “yükseliş” dönemidir. Risaletin bereketi ve sahabe olmanın feyziyle onlarca yıl, yıllara sığdı. Hicaz ve çevresi insanlığın diriliş havzası oldu. İslam önü alınamayan bir hızla yayıldı, şehirler, ülkeler İslam Devleti’ne katıldı. O günleri tahayyül edin. Sürekli yeni fetihler var. Mısır, İran ve