_Epikürcü zevk düşkünlerine göre, Tanrıların yaşamlarından daha mutlu başka yaşamlar düşünülemez. Çünkü tanrılar hiçbir iş yapmaz; hicbir şeyle uğraşmaz; hicbir gayret sarf etmez; bilgeliklerinin tadını çıkarırlar; en derin ve sonsuz hazları tadacaklarını daima bilirler. Epikürcülükte tanrıların tam anlamıyla mutlu olduğunu, ama tam tersine
26.12.1923'de Hindistan Ulusal Kongresi başkanlık nutkunda da aynı tezi ileri sürerek Lozan barışının yetersizliğini vurgulamıştır: "Günümüzdeki ulusal ve etnik gelişme aşamasında lngiltere'ye ihtiyacımızı ve onun vasiliğine ihtiyacımızı tarttık ve iyi yönlerinin kötülüklerinden ağır bastığını gördük. İçten bir bağlılıkla özgür bir
Umran Nazifle yaptığı bir konuşmada Sabahattin Ali hikaye anlayışı ile hikâyelerinin yapısı üstüne ufak bazı açıklamalarda bulunur: "Hikâye yazmak hayli güç bir iştir. Güçlüğü nisbetinde nankördür. Şiir insanda yarattığı lirik heyecanın derecesi kadar uzun ömürlü olur, fakat epik eserin hayatı yarattığı insanların hakiki bilgisine, canlılığa
Karanlıkta çiçeğe su vermek işe yaramaz;
güneşe ihtiyacı var.
Benim güneşim battı
sana verecek bir güneşim kalmadı,Kalbi buz tutmuş bir adam var
karşınızda
Yavuz Bahadıroğlu
Osmanlı ceddimiz idareleri altındaki çeşitli ırk ve dinden insanlara her zaman âdil ve hoşgörülü davranıyor, ne dinlerini, ne dillerini, ne ırk ve neseplerini dayatıyorlardı.
Asırlar boyu devleti yönetenler, Şeyh Edebali’nin (hakkında genişçe bilgi verilecektir) daha kuruluş aşamasında Osman Gazi’ye ve onun şahsında tüm
Max Stirner, ne egoist ne anarşist ne de nihilisttir aslında ama şok edici fikirleriyle hemen hepsi olarak bilinir. Felsefesi temelde aydınlanmacılara saldırır. Yarattığımız tüm kavramları (Tanrı, adalet, iyilik, kötülük, vatanseverlik gibi) temelinden sarsacak bir sorgulamaya tabi tutar.
Temel eseri, "Biricik ve Mülkiyeti"nin arka