Tanrı benim sığınağımdır.
Yeşil gölün suyuyla mavi deniz suyu bir çizgi gibi ortadan ikiye ayrılır, birbirine karışmaz ama birbirinden de hiç ayrılmaz. Oysa gökyüzü ve okyanus hiçbir zaman birbirine kavuşamaz. Ben gökyüzü varisiydim. “Tanrı benim sığınağımdır,” diye mırıldandı Daren. “Adalia isminin anlamı bu.”
Sayfa 444 - Martı yayınları, Daren.Kitabı okudu
Artık tek başına boğulmayacaktı.
Hayır düşünceli değil, heyecanlıydı. Heyecanlıydı ve ilk kez yerinde duramıyordu. Bekliyordu, çünkü biliyordu. Uçurumun dibine, büyük ağacın gölgeliğinin altında yere ayak bastık. Adalia elimi bıraktı. Bu bir mıknatısın çekimi gibiydi. Arın kapının önünde bize doğru döndü. Yataktan yeni çıktığı belliydi. Üzerinde düğmeleri açık bir gömlek ve yürüyüş pantolonlarından vardı. Ayakları çıplaktı. Buraya kadar koşmuştu belki de. Onun varlığını hissetmişti ve bir an önce ona varmak istemişti. Ona varmak. Gözleri saniyenin onda biri kadar kısa bir sürede birbirine çarptı. Ne beni ne Daren'i görmedi. Adalia ayaklarına yeni kavuşmuş sakat bir çocuk gibi sarsılarak ona doğru koşmaya başladı. Arın sadece duruyordu. Kımıldamıyordu. Gözlerini ondan ayırmıyordu. Hayaller ve gerçekler... Sığ sular ve boğulanlar... Düşman safları ve dostluk bağları... Artık tek başına boğulmayacaksın. Boğulmayacaktı. Artık tek başına boğulmayacaktı. “Adalia,” diye fısıldadı. Kız bu zamana kadar hiç kimsenin yapmaya cüret edemediği bir şey yaptı ve onun boynuna atıldı. Aynı anda Arın kollarını onun etrafına sardı.
Sayfa 443 - Martı yayınları, İlahi lord ve Adalia'nın kavuşması.Kitabı okudu
Reklam
Zaten kader, her şeyi bilen ama hiçbir şey söylemeyen arkadaş gibi değil miydi?
Sayfa 240
- Hayırdır oğlum neyin var? Pek bir tasalı gördüm seni? - Ne diyeyim anacığım, yaptığımız bunca şey boşa gidecek diye korkuyorum. Yumenis, yavrucuğunun yanaklarını iki avucunun arasına aldı. - Sen her ne yaptıysan Allah rızası için yapmadın mı oğlum? - Öyle tabi de... - Öyleyse bu gam da ne? O sonuçlara değil; O'nun için yaptıklarımıza bakar.
Sayfa 204
- Sahi, sen Misroha'ya aşık olduğun nasıl anladın Aregta? - Nasıl mı anladım? Kendi kendime şu soruyu sordum: Onu neden bu kadar çok seviyorum? Düşündüm, düşündüm. Onu seviyordum çünkü... dedim, fakat günler geçti cümlenin devamını getiremedim. İşte o zaman anladım ki, sadece onu seviyordum. Sebepsiz, hesapsız... Bana kalırsa aşk "neden seviyorum?" sorusundan sonraki sessizlik halidir Regsua. Başına gelince ne demek istediğimi anlarsın.
Sayfa 165
Rabbim, bilirim ki hayır da şer de Sen'dendir. Hem yine bilirim ki, şer dediklerimiz dahi hakkımızda hayırlı olabilir. Sen'den bana; değiştirmeyeceğim şeyler karşısında sabır ve metanet, değiştirebileceklerim için azim ve cesaret, ikisi arasındaki farkı görebilmem için de ilim ve basiret vermeni dilerim.
Sayfa 30
Reklam
Arın, Adalia’ ya bakarken yüzüne cennet düşmüş gibiydi. Arın en Çok şimdi güçlüydü. Bu yüzden güç sahip olduklarımız da değildi. Yanımızda olanlardı.
Sayfa 448Kitabı okudu
hayaller ve gerçekler... sığ sular ve boğulanlar... düşman safları ve dostluk bağları... artık tek başına boğulmayacaksın. boğulmayacaktı. artık tek başına boğulmayacaktı. "adalia," diye fısıldadı. ... "tanrı benim sığınağımdır," diye mırıldandı daren. "adalia isminin anlamı bu."
Sayfa 443 - martı yayınları
Kollarıma bulaşan yıldız tozlarında parmaklarımı dolaştırdım. Yere doğru baktım, parmaklarımın ucundaki su, kavisli dalgalar halinde hareket edip etrafıma yayıldı. Suyun yansımasında kendime çarptım. Yüzü hâlâ benimdi ama saçlarımda Arın ve Adalia'nın sahip olduğu aklar vardı. Beyaz tutamlar saçlarımın arasına birer su akıntısı gibi yerleșmişti. Karanlık ışıldamaya, yıldızlar parlamaya ve gökyüzü dönmeye başladı. "Başardık..." diye fısıldadı Arın nefes nefese. Bakışlarımı büyülenmiş bir şekilde ona çevirdim. Belki de ilk defa onu gerçekten görebildim. Bir okyanusun ortasındaydık ama suyun üzerindeydik. Gözleri hayranlık ve özlemle etrafındaki dalgalarda dolaştı. Bakışları daha hoyrat, boynu daha dikti. Saçları artık yıldız tozları gibi parlıyordu. Şakaklarının üzerinde bir çemberin içinde açık mavi bir halka parladı. İçinde mühürlenmiş bir denizkızı işaretiyle. Onun izi. Yandı ve yanmaya devam etti. Bu suyun şaha kalkışıydı.
Sayfa 554 - Martı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Şu an yanımda olabilecek bir sürü kişi vardı ama bana bu mahremiyeti sunacak tek kişi Adalia'ydı. Arın'ın neye ihtiyacım olduğunu benden daha iyi bilmesi güvenilir ve rahatlatıcıydı. Gördüklerinden, anladıklarından sonra bile hâlâ birbirimizi kolladığımızı bilmek şu an beni ayakta tutan tek şeydi.
Sayfa 512 - Martı YayınlarıKitabı okudu
Su halkının nasıl olacağıyla ilgili çok düşünmüştüm. Gözümün önünde Arın ve benim dışımda hiçbir örnek yoktu ama Adalia bana umut veriyordu. Sadıktı, merhametliydi ve güçlüydü. Olmamız gerektiği gibi belki de. Arın'la ben vahşiydik. Sabırsızdık. Gücümüz aslında güçsüzlüğümüzdü. O güçle herkesi koruyabilirdik ama kendimizi ya da birbirimizi koruyamazdık. Yine de denemekten vazgeçemezdim. Biraz daha ürperdim. Onu korumak zorundaydım, kendimden korumak zorunda.
Sayfa 512 - Martı YayınlarıKitabı okudu
Adalia'nın saçları yıkanmış ve taranmıştı. Beyaz tutamlar yüzünün iki yanında su dalgaları şeklinde akıyordu. Üzerinde neredeyse beyaza yakın bir buz mavisi renginde satenden bir elbise vardı. Su Krallığı'na özgü kıyafetleri henüz tam anlamıyla görme şansım olmamıştı ama Lala bana bir keresinde su halkının hafif ve ince giyindiğini çünkü sürekli suyun içinde olmak istediklerini söylemişti. Toprak Sarayı gibi üniformalarla ya da Hava Sarayı gibi fırfırlı ve korseli elbiselerle, Ateş Sarayı gibi deriler içinde de dolaşmıyorlardı. Adalia'nın üzerindeki elbise dümdüz bacaklarına kadar iniyordu, tek parçaydı. İçinde ya da üzerinde başka bir șey yoktu. Omuzlarını tutan tek şey elbisenin incecik ip askılarıydı, teninin üzerinde onları seçmek bile zordu. Köşeli çenesi ve iri çekik gözleri onun sert görünmesine neden olsa da cana yakın biri olduğunu düşünüyordum. Kesinlikle ilahi bir güzelliğe sahipti.
Sayfa 485 - Martı YayınlarıKitabı okudu
Arın ona baktı ve yüzünde ilk defa şefkat görmeme neden oldu. Hem Daren'e hem Adalia'ya bir şefkat. İlahi, sınırsız gücü olan deli lord, șimdi bir çocuk gibi tasasız ve masum görünüyordu.
Sayfa 478 - Martı YayınlarıKitabı okudu
Resim